Ufaklık bölüm:15

58K 2.3K 824
                                    

Medya:Uraz

Soruların genelini çözdüğümde kalemimi masaya yavaşça koyup geri yasladım. Sınav zor değildi. Kolay da değildi, sadece çalıştığım yerlerden çıkmıştı. Etrafı izlemeye başladım. Mert öğretmeni yanına çağırmış öğretmeni oyalamaya çalışıyordu ve arkadakiler ise kopya çekiyordu. Çektikleri kopyaları mert için başka bir kağıda geçiriyorlardı. Yani o kağıt Mert için olmalıydı.

"Hocam siz edebiyat öğretmeni değil misiniz? "Diye sorunca hoca bıkınlıkla" Evet Mert! "Dedi. Mert kağıdını hocanın gözüne sokarcasına kaldırıp "Buradaki nokta nerede hocam ha? Bu size yakışıyor mu? " Hoca kağıdı inceleyip "Kör müsün yavrum orada soru sordum bu yüzden soru işareti kullandım. Niye nokta koyayım? "dedi. Hocanın sabırla onunla uğraşmasına hayret etmiştim.

Gülümseyip sohbetlerini dinlemeye devam ettim. Mert kağıda bakıp "Hocam bu soruda ne demek istiyorsunuz anlamadım?" Öğretmen soruyu okuyup "Cumhuriyet dönemindeki beş tane yazarın ismini yaz diyor evladım beni sinirlendirme"dedi. Mert bakıp"Ama hocam... "Diye saçmalayacaktı ki öğretmenin arkasında kopya çeken grup ona tamam işareti yaptı. Mert derin bir nefes verip "Hocam sizin yüzünden zamanım gitti lütfen başımdan gider misiniz? "Dedi. Öğretmen Mert'e ters ters bakıp Mert'in yanından ayrıldı.

Öğretmen gittiği gibi yan taraftaki kopya kağıdını alıp kağıdını doldurdu. Sonra Ali'nin kağıdını önünden zorla çekip onunkini doldurmaya başladı. Esma Can'nın kağıdını bitirmişti bile. Benim anlamadığım Mert neden ikizinin kağıdını almak yerine öğretmeni oyalayıp arkadakilerin kopya çekmesini sağladı. Bana neyse...

"Deli bu çocuk "diye mırıldandım önüme döndüm. Uraz benim baktığım yere baktı. O sırada Ali bana bakıyordu. Ali'ye sinirle bakıp bana döndü. Onunla bakıştığımı zannetti herhalde. Bu sınıftan sıkılmıştım. Herkes herkesle kötüydü. Okul değil savaş alanı sanki.

Uraz'dan korkuyordum. O kartopunu kafasına fırlattıktan sonra kaçmıştım. Uraz'ın bakışlarından kurtulmak için ona sırtımı dönerek oturdum.

"Öldüm ben"diye mırıldandım. Masal elimi tutup "Kızlar tuvaletine doğru koşmaya başlıyoruz "dedi ve beni çekerek koşmaya başladı. Bende onunla birlikte koşmaya başladım. Herkes bizi izliyordu.Onlara aldırmadan hızlı bir şekilde koştuk.

Lavaboya vardığımızda kapıyı sertçe açıp içeri girdik. Soluk soluğa kalmıştık. Masal'a baktığımda duvara yaslanmış nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. "Galiba rezil olduk"diye mırıldandım. Gülümseyip "En büyük hayallerimden biriydi. Okulda insanlara çarpa çarpa koşmak. Ve ben bunu en yakın arkadaşımla yaptım. "En büyük hayaline hayran kalmıştım..

Gülümseyerek Masal'la baktım. Uraz Deren kimin umrundaydı. Masal saçlarını arkaya atıp havalı bir şekilde Çağlar'a döndü. "Yine yüz "dedi gülümseyerek. Çağlar da ona ters ters bakıp "Ver kız kağıdını "dedi. Masal omuzlarını banane anlamında salladı. Çağlar öğretmenin onlara bakıp bakmadığı kontrol edip Masal'la döndü. Bir koluyla Masal'ı belinden tutarak diğeriyle kağıdı tutmaya çalıştı. Masal kahkaha atarak Çağlar'ın kollarından kurtulmaya çalıştı. Ama başarısız olmuştu. Çağlar kağıdı eline alıp kendi tarafına koydu. Masal gözlerini devirip öğretmeni izlemeye başladı. Çağlar'ın yakalanmasını istemezdi.

Ben onları gülümseyerek izlerken Can da sinirle izliyordu. Kıskanması gayet normaldi. Çağlar benim sevgilim olsaydı. Yada eski sevgilim olsaydı. Kıskançlıktan kafayı yerdim. O değilde Çağlar'la ilk tanıştığımızda bana bir kıza aşık olduğunu söylemişti. O konu benim aklımdan çıkmıştı. Bu kızın kim olduğunu öğrenmeliyim. Hemde bugün...

UFAKLIK (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora