Ufaklık bölüm:2

108K 3.8K 1.4K
                                    

Sırt çantamı çıkarıp havaalanındaki bir sandalyeye oturdum. İçini açtığımda bir miktar para ve telefonum vardı arka cebimde babamın adamının verdiği kâğıt vardı. Adres yazıyordu. Onu da çıkarıp çantama koydum.

Yavaş adımlarla havaalanının çıkışına geldim. Taksi gördüğümde taksiye doğru gittim. İçinin boş olduğunu gördüğümde sevindim ve hemen içine yerleştim, çantamdaki kağıdı taksiciye uzattım kağıdı incelerken kaşlarını kaldırıp beni süzdü. Sonra arabayı sürmeye başladı. Ne yaptığını anlamasamda merak da etmedim.

Yol boyunca etrafı inceledim. Ara sokaklara girerek bir tabelanın önünde durduk. "Bundan sonrasını yürüyeceksin kağıdını al "deyip kağıdı bana uzattı ne kaba bir şoför' Tam evin önüne getirsen ne olur ki sanki.' diye düşündüm. Parayı uzatıp indim. Adım atar atmaz burnuma gelen koku midemi bulandırdı. Duman kokuyordu acaba birinin evi mi yandı diye düşündüm. Ben dumanın kokusundan etkileniyordum. Dumana alerjisi olan belki de tek insandım.

Taksi hızlı bir kalkışla yok oldu. Bende tabela'ya baktım. "Harabe" yazıyordu. Harebe ismi gerçekten de fazla uyumluydu. Yavaş adımlarla eski evlere baka baka yürümeye başladım ben evi nasıl bulacaktım ? Kağıdı açtığımda harabe 551 numaralı ev yazıyordu. Ve ben ürküyorum burada mı yaşayacağım ben ,ortalık sessizdi neyse ki etrafta insanlar yoktu. Eski evlerin numarasına baktığımda 100,106 diye artıyordu sayılar git gide büyüyordu bir otel odası gibi ,sanki oda numaramı arıyordum. İki yol ayrımına geldiğimde merdiven de oturan çocuğa döndüm. Buda iyi bir şeydir.

"Canım 551 nolu ev nerede? "Küçük erkek kaşlarını çatıp ayağa kalktı. Resmen ürkmeme sebeb olmuştu. Bu sokak çok karanlıktı. "Soldan git ilerde ki ev"deyince kafamı olumlu anlamda salladım. Sorun bende miydi acaba? Yoksa bunlar fazla mı ürkütücüydü?

Sola yönelip hızlı hızlı yürüdüm sokak yürüyüşümün bir an önce bitmesini istiyorum. Sanki her adımda yer sallanıyordu. Bir kaç kişi yanımdan geçti kimseyle göz göze gelmemeye önem vererek yürüdüm. Çünkü bu bakışlar kesinlikle normal değildi. Ara bir sokağın önünden geçerken bir erkek grubunun kavga etiğini gördüm.

Bir anda durdum. Kaçmam gerekmez miydi?
Kavga eden mavi gözlü birine takılı kaldım. Mavi gözleri bir denizi andırıyordu. Vücudu kasılmıştı. Hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkeklerden biriydi. Ve benim ona baktığım gibi bakışlarını yüzümden ayırmıyordu. Bana sanki beni tanıyormuş gibi bakıyordu. Bakışı bu sokaktakilerden farklıydı. Onda farklı bir şeyler vardı. Hani bazı şeyleri hissedersiniz ya sonum olacak gibi hissederdi. Bir karanlık kuyu ve beni içine çekecek gibi...

Bana uzun bir bakış attıktan sonra burnunu çekip karşısındakine yumruk attı. Karşındaki yere serilirken benim gözlerim hayretle açılmıştı. Çok korkmuştum ve hızlı adımlarla hatta kaçarak küçük çocuğun gösterdiği eve girdim. Nefesimi düzene sokup biraz sakinleşmeye çalıştım. Galiba böyle şeyleri artık sık sık görecektim.

Bir apartmandı ilk kat mı diye baktığımda 550 yazıyordu neyse ki az kaldı bir numara sonra evi bulacaktım. Kirli merdivenlere dikkat ede ede yukarı çıktım sonunda 551 numaralı evi bulduğumda yavaşça ilerleyip kapıyı çaldım.

Bir süre bekledikten sonra beklemekten sıkılmıştım. Telefonumun sesini duyduğumda çantamı açıp telefonumu çıkardım Bora arıyordu. Telefonu meşgule attıyordum ki kapı açıldı. Bakışlarımı karşımda ki uzun saçlı kadına çevirdim gözleri benim gözlerimin aynısıydı saç rengimiz de aynıydı ama o saçlarının uç kısımlarına ucuz bir sarı rengine boyamıştı. Zamanın yüzünde bıraktığı izler vardı üstünde bornoz vardı. Neden geciktiğini anlayabiliyorum.

UFAKLIK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now