"Siz yorulmayın efendim."

Kapıyı tek eliyle açıp beni aşağı kadar böyle indirdi. Bir an merdivenlerden yuvarlanıp öteki tarafı boylayacağımızı düşünsem de sağ salim mutfağımızdaydık. Beni yere bırakır bırakmaz çaylarımızı doldurdum. Karnımdaki boşluk her geçen saniye büyüyor ve karnıma sancılar giriyordu. Bir an önce karnımı doyurmalıydım. Çabucak masaya oturup bir dilim peynir attım ağzıma. Daha sonra ardı arkası kesilmeyen çatallar.

"Güzelim bu kadar acıktığını bilseydim hemen uyanırdım," diye takıldı.

"Saat 11 oldu. Sence de normal değil mi acıkmış olmam?"

"Ben sabahkinden sonra hafif bir doydum sanki."

Söylediğine karşılık kendime mani olamayıp gülümsedim. Öyle böyle değil. Geniş bir gülümseme. Gözlerimin üstüne düşen kahküllerimi üfledim.

"Bugün kuaföre gitmem gerek."

Yüzüme şöyle bir baktı.

"Kahküllerimi kestirmem gerek. Uzadı baksana."

"Çok güzel görünüyorsun."

Ah, gerçekten bu sabah sabah söylenecek bir yalan değildi.

"Ciddiyim ben." Sesi ciddiydi.

"Gider miyiz?"

"Gideriz güzelim," demesiyle gözlerimi kırpıştırıp tekrar yemeğime döndüm.

••

"Işık alt tarafı kuaföre gidiyoruz!"

Aşağıdan bas bas bağırıyordu. Ve sesi son bağırışında sertleşti.

"Geliyorum."

Merdivenleri koşarak indim. Kapının yanında sabırsızca bekliyordu.

"Yarım saattir seni bekliyorum güzelim."

"Küpelerimi bulamadım sevgilim o yüzden geciktim."

Cevap vermeden elimi tuttu ve bizi evden çıkardı. Bahçemiz sonbaharın eşsiz güzelliğine bürünmüştü. Yere düşen yaprakların toplanması gerekiyordu. Ve bahçemize bir düzen gerekliydi. Buraya taşındığımızdan beri bir kere bile bahçeye çıkmamıştık. Daha evimizin bahçesini tam anlamıyla bilmiyordum bile.

"Bahçeye bir yardımcı gerekiyor."

"Evet haklısın."

Arabaya bindiğimizde devam etti.

"Birini bulurum."

Kafamda bir yerlerde bir görüntü belirdi. 2 tane 4 yaşlarında çocuk. Biri kız diğeri erkek. Evimizin bahçesinde koşarak oyun oynuyor. Bu benim düşündüğüm bir şey değildi. Beynime bir yerlerden sızıvermişti.

"Bu ev bizim için fazlaca büyük aslında."

Bunu en başından beri söylüyordum ama gerçek buydu. Evi iki kişi dolduramıyorduk.

"Olsun güzelim. Bir gün illaki dolacak evimiz."

Aynı görüntü yine usulca beynime ilişti. Garip.

"10 tane çocuk yaparsak ancak dolar evimiz," deyip kıkırdadım. Bana dönüp belli belirsiz bir tebessüm etti.

"Bir gün o da olur."

Ah bir de ciddi ciddi konuşuyordu.

"Geçenki kuaför mü güzelim?"

"Evet."

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now