"Midene oturacak şimdi," diye sataştı bana. Hiç aldırış etmeden yemeye devam ettim. Kurt gibi açtım.

"Karışmasana ya."

Uyuz bir sırıtış atıp bir yudum daha aldı kahvesinden.

"Neyse, iyi ye. Çok işimiz var."

Bu ne demek şimdi?

"İlk günden beni yormayacaksın herhalde," dedim iri iri açılmış gözlerle. Başım da öne itilmişti bunu yaparken.

"Ah hem de nasıl."

"Dün yeterince yordun zaten beni. Acı bana," derken alayla sırıtıyordum. Elbette bana acımayacaktı.

"Düşünürüz bir şeyler."

Cevap vermedim ve önüme döndüm. Önce karnımı doyurmalıydım.

••

Girdiğimiz toplantıda ilk on dakika ne yapacağımı bilemeyip öylece oturdum. Gece bana kaş göz ile bir şeyler anlatıyordu. Hiçbir şey anlamıyordum.

"Konuştuklarımızı not alın Işık Hanım!"

Sesi sertti. Emrine derhal itaat edip ajandamı açtım. Bakışları ürkütücüydü. Kaş göz ile bunu mu anlatıyordu? Ne kadar safım. Her konuşulanı not alıyordum. Önemli önemsiz hepsini. Maksat Gece'den azar işitmemekti. Toplantı tüm hızıyla devam ederken oturduğum yerde rahat duramıyordum. Bu koltuklar hiç mi hiç rahat değildi. Hiç! Her hareketimde gıcırdayıp duruyordu. Ve Gece ile gözgöze geliyorduk. Ters bir bakış atıyordu ve kıpırdamamaya çalışıyordum. Ama pek mümkün değildi. Deri, çıplak bacaklarıma yapışıyordu ve bacağımı çekerken canım yanıyordu. Bu defa Gece'nin gözleri ateş saçıyordu. İsteyerek bir şey yapmıyordum.

"Toplantı bitmiştir," deyip sandalyeden bir hışım kalktı. Başı ile işaret verip beni de çağırdı. Notlarımı ve ajandamı toplayıp peşinden çıktı. Bileğimden tutup odaya yürüttü bizi. İçeri girdiğimizde kapıyı sertçe örttü.

"Kızım sen problemli misin?" diye gürlediğinde istemsizce kendimi kastım gülmemek için. O kadar komik gözüküyordu ki zor tutuyordum kendimi. "Bir de gülüyorsun." Bana doğru yaklaşmaya başladığında geri çekildim.

"Ya ne yapmışım ki?"

"Oynak balina gibi ne kıpırdanıp duruyorsun?"

İşte bu kahkahamı tutmamı zorlaştırdı ve patladım.

"Yahu! Neye gülüyorsun?"

Şimdi daha sakin gibiydi.

"S-sana," dedim kıkırtılarımın arasından.

"Neyime gülüyorsun?"

"Hareketlerine."

"Ama ben senin hareketlerine uyuz oluyorum," diye başladı yine.

"Hadi ama sevgilim ne yapmışım ki? Deri, bacağıma yapışıp duruyordu. Ne yapabilirim ki?"

Bakışları yumuşadı.

"Bir dahakine benim koltuğuma oturursun," diye takıldı. Ajandamı orta masasına koyup koltuğa oturdum.

"Bak bunlar da öyle." İsyan eder gibi konuşmama karşılık dikkatle beni izliyordu.

"Değiştirelim güzelim."

Ciddi ciddi konuşuyordu.
Yanağımdan bir makas alıp kendi koltuğuna geçti.

"Gel bakalım fıstık. Koltuğuma göz dikmiş gibisin."

Oturduğum koltuktan kalkıp koltuğuna oturdum. Ah işte... koltuk dediğin buydu.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now