Adam genzinden gelen bir sesle acısından adeta ulurken "Yapma" diye bağırıyor, Barış ise diğer teli diğer tırnağının altından ittiriyordu. Kabul etmeliydi ki berbat bir yöntemdi. Ama her daim sonuca giderdi. Adamın tüm bağırışlarını acısını umursamadan kalan 8 teli de tek tek tüm el tırnaklarının içine ittirdi. Bağırmasına kısa bir süre daha izin verdi. Acısını iyice hissetmesini istiyordu. 

En sonunda adamın parmakları morarmaya başlarken kafasından tutup yüzünü ona yaklaştırdı. 

"O telleri çıkarmamı istiyorsun değil mi?"

Adam cevap bile veremeyecek kadar kötü olduğu için başını salladı sadece. Barış ise yalancı bir tebessüm ederek tellerden birini,  daha derine ittirdi. 

"O halde o olup olmadığını söyleyeceksin."

"Ta..mam! " 

Geri çekildi, o telleri çıkarmayacaktı. Adamın kanlı yüzü ve sürekli akan yaşları sinirini bozuyordu. Birkaç dakika daha tahammül edebilirdi sanırım. Sonra acıdan bayılırdı muhtemelen.

"Orada. Yemin... ede-rim ki orada. Kendi gibi...kendi gibi eski bir siyasi adamın yanında..kalıyor. Evin güvenliği... üst düzey."

"Bu kadarı yeterli."

Belindeki silahı çıkarıp ona doğrulttu. Ancak bir türlü sıkamadı. İkilemde kalması onu tedirgin ederken aklına düşen anıların bir an da Karaca olması daha kötüydü doğrusu. O gün gözünün önünden geçer gibiydi. Hayri Gencer'i öldüreceği o an onu durdurmasını, sen katil değilsin demesini, her şeyi.. 

İşin saçma yanı o günden sonra Hayri Gencer'i bulmak için karşısına kim çıktıysa öldürmüşken Karaca'nın dedikleri aklına gelmiyordu. Şimdi niye gelmişti. 

Ama daha da önemlisi bu adamı gerçekten öldürecek miydi?

*-*-*-*-*-*

Doğrudan konuya girmekte fayda gördü Karaca. Bu işi uzatmayacaktı.

"Baran'ın İdil için benden yardım istediğini nereden biliyorsun?"

"Dediğim gibi telefonunu karıştırdım. Tamam! Yaptığım en iyi şey değildi, kabul ediyorum."

"İdil'i geri getirmek için yaptıklarından neleri biliyorsun?"

Sezen bu sohbet için hazırlıklıydı. Sıkılmadan usanmadan tek tek cevaplayacaktı. Ses tonunu tek düze tutmaya özen gösterdi. 

"Senden ve Barış'tan yardım istediği belli zaten. Barış onun arkadaşı, eli de uzun biri. Ama önce senden yardım istedi bence, Barış sonra bu işe dahil oldu. O konuda da şüphelerim var. Bence o sen varsın diye bu işin içinde."

"Başka?"

"Doktor Yeşim diye birine rastladım telefonunda. Kadının mal varlığıyla alakalı bir sayfa vardı. Başta müvekkilerinden biri olduğunu düşündüm ama şeytan dürttü bir kere, kadının kim olduğuna baktığımda anladım. İdil'in o hastane de öldüğünü bana daha önce söylemiştin."

Buraya kadar her şey normal gibi gözükse de Karaca inanmıyordu. Yine de inanmış gibi yapmakta fayda gördü. Sezen nasıl olsa bu konu için daha çok başını yiyecekti. 

"Baran senin yardımını istemez. Ben de istemiyorum. Bu iş yeteri kadar karışık zaten. Daha fazla karıştırmanın lüzmu yok. Ayrıca abime de söyleyeceksen seni tutmayacağım. "

"Benim derdim Baran değil, sensin. Ama... Benim gibi birinin yardımını geri çevirmek istemez bence. Beni onunla konuştur."

"Bu olmayacak."

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum