"Seni seviyorum," deyip kafamı kaldırdım. Gözlerine baktım.

"Seni seviyorum."

Dudaklarımı uzatıp çenesini öptüm. Sakallarını kesmemişti ve çok hoş görünüyordu. Her zamankinden daha da erkeksi. Ve... seksi.

"Odamıza mı çıksak?" diye sordu kısık sesle. Geçen sefer beni yatakta bekletişi geldi aklıma. Biraz da sen bekle kocacım.

"Hayır ben filmi izleyeceğim." Ondan tarafa bakmadım.

"Sen aksiyon sevmezsin ki." İyi tanıyor beni.

"Hoşuma gitti."

"Hadi ama intikam almanın sırası değil. Seni istiyorum." 

Panikle Güneş'e baktım. Şükür ki bizi duymamıştı.

"Konuşmasana şöyle," deyip kolunu tuttum.

Koltuktan kalkıp elimi tuttu.

"Birazdan odada ol," dedi ve gitti. Mutfağa kaygılı bir bakış attım. Annemi bırakıp odaya çıkmak istemiyordum ama Geceyi de bırakmak istemiyorum. Mutfağa girdiğimde annemin hamur yoğurduğunu gördüm.

"Anne."

"Kızım... ben baklava açacağım. Uyu sen istersen."

Ah... cidden çok kolay olmuştu.

"Yardıma ihtiyacın yok mu?"

"Yok kızım senin yapabileceğin bir şey yok. Uyu sen." Kafamı sallayıp mutfaktan çıktım. Merdivenleri tırmanırken karnım beklenti hissiyle kasılıyordu. Odamıza girince duştan gelen sesleri duydum. Gece duş alıyordu. Üzerime ten rengi saten geceliğimi giyip yatağa girdim. Kasıklarıma sancı girmişti. Sanki ilk günkü gibiydi. Bunu hissetmek çok güzeldi. Onunla olan her şey beni böylesine çok heyecanlandırıyordu. Suyun kapandığını işitince sancı daha da belli etti kendini. Banyonun kapısı açıldı ve gözüm Gece'nin çıplak gövdesine takıldı. Altını kapatan havluyu çekip çıkardı. Erkekliği neredeyse karnına uzanıyordu. Ona bakıp yutkundum. Her zamanki gibi heybetliydi. Gözüm orasına takılıp kalmıştı. Bakışlarımı oradan ayırıp yüzüne baktım. Gözleri alaylıydı ve sırıtıyordu. Bana yanaşırken kasığımdaki ağrı daha da arttı. Gözleri ışıl ışıl ve tutkuluydu. Dudağımı dişledim. Kendini yatağa bırakıp bana yaklaştı.

"Manzara nasıl?" Gözüm hâlâ organındaydı. Nasıl bu kadar...

"Ha?"

"Ah güzelim sanki yıllardır görmüyorsun beni."

Sözleri kulağımdan geçip gidiyordu. Ben hâlâ büyülenmiş gibi onu izliyordun.

"Sen fazla giyiniksin şu an," deyip üzerimdeki tek parça giysiyi çıkardı.

Dakikalar sonra o hâlâ orgazmın artçı şoklarını yaşarken sert karnının üzerine oturdum. Karnının kenarındaki dövmelere kaydı gözüm. Elim dövmenin mürekkebinin üzerinde gezindi. Yan tarafı full dövmeydi. Karmakarışık yazılar vardı. Seçebildiğim tek şey haç sembolüydü.

"Ne yazıyor?" diye sordum elimi dövmesinin üzerinde gezdirerek.

"Pekçok şey yazıyor."

"Şu mesela? Ne bunun anlamı?"

Non omnia possumus omnes...

"Herkes her şeyi yapamaz."

"Şu?"

In vino veritas

"Gerçek şaraptadır."

Oeil pour oeil, dent pour dent

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now