16-Beklenmeyen düğün!

Start from the beginning
                                    

"Yaren istemiş burayı o da mecburen tutmuş."

"Gelinimiz ipleri eline almış şimdiden ha?"

"Sen Tuğba'nın istediklerini yapayacak mısın evlenirken?"

Deyince Emre, gülümsemem yüzümde dondu.

"O bir kere evet desin bana ben dünyaları seserim ayaklarını altına."

"Bak iste Hakan da senin gibi. Aşk abi bu."

"Aşk..."

Dedim mırıldanır bir şekilde. İçimde ki sıkıntıyı atmak adına derin bir nefes aldım.

"Hakan nerde acaba?"

"Gelinin yanındadır yani gelin odasında."

"Oraya uğrayalım ilk o zaman"

"Şu tarafta galiba."

Diyince Emre, o tarafa yöneldik. Bir kaç adım sonra vardık zaten. Emre kapıyı çaldı ilk önce, müsait olamayabilirler. Hakan açtı bize kapıyı. Çok heycanlı görünüyor.

"Nerde kaldınız siz!"

Dedi direk. Emre ile birbirimize bakıp kahkaha attık. Kahkahalarımız dinince Hakan'a döndüm ve elimin birini omuzuna koydum.

"Bunu heyecanına veriyorum Hakancığım. Malum seni de evliler kervanına kattık ve kaybettik. Neden evlendin ki sanki? Rahat battı sana."

Dedim sırıtırken. Emre de onaylıyor gibi baktı bana. Hakan gözlerini devirip yol verdi bize.

"Geçin geçin. O zaman konuşmazsıniz belki."

İçeri geçince gelinin yanında prensesi gördüm. Sinirli sinirli bakıyor bana. Sanırım söylediklerimi duydu. Lanet olsun!Ben daha ağzımı açmadan prenses çıktı odadan. İyi halt ettin Kıvanç!

"Prenses dur bir."

Deyip çıkıyordum ki Hakan tuttu kolumdan, göndermedi.

"Siz tanışıyor musunuz?"

"Hakan, Emre anlatır sana. Eğer prensesin inadını kırabilirsem nikahta yanınızdayız."

"Oğlum 2 dakikada ne yaptın bilmiyorum ama Tuğba'yı çabuk ikna et. Şahit sizsiniz."

"Tamam, tamam."

Deyip hızla çıktım odadan. Gözlerim prensesi arıyor ama yok. Mekanda çok kalabalık seçemiyorum. Off nerde bu kız?

Gözlerim sakin bir köşede seçti prensesi. Ellerini demire dayamış denizi seyrediyor. Korkak adımlarla yaklaştım yanına. Demin ki sözleri nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Onun gibi ellerimi demire dayadım ama deniz yerine prensesimi seyrediyorum. Geldiğimi farketti yine de dönüp bakmıyor inatcı keçi.

"Prenses."

Dedim titrek bir sesle yine dönmedi. İyice sokuldum yanına. Bu sefer sinirle baktı bana.

"Ne istiyorsun!"

"Prenses ben...ben özür dilerim.O-onlar gerçek düşüncelerim değildi. Sadece heyecanlı diye şaka yapıyordum. Bak gerçekten öyle bir adam değilim. Ben özür dilerim. Hadi dönelim düğüne"

Dedim umut dolu bir sesle ama o hâlâ sinirle bakıyor bana. Hiçbir şey demeden içeriye gitti. Aptalsın Kıvanç!Ofladım sesli bir şekilde sonra arkasından gittim bende. Bu sefer bir masaya geçmiş. Sanırım yanındakiler arkadaşları. Onlara bile gülmüyor. Çok sinirlenmiş.

Tereddütlü adımlarla gittim masaya. İyice kızdırmaktan korkuyorum ama acilen konuşmam lazım.

"Selam gençler"

CAN SUYU'M (Tamamlandı)Where stories live. Discover now