60- İlk Aşk (Part -2)

2.5K 147 5
                                    

YAZAR NOTU: Merhabalar... Hikayemizin artık sonuna geldik. Final çok yakın. Tam olarak kaç bölümde final veririrz bilmiyorum ama he4r an final olabilir. Hata diğer bölüm final yazsını görürseniz şaşırmayın :D

Bölüm ithafı; FackinDilemma

İyi okumalar... :*


---Doruk---

Gözlerini kısmış bir şekilde bir şekilde bana bakan adam ile yutkundum. Kıvanç abi neden bana canımı alacakmış gibi bakıyor?

Hah! Şey, bugün büyük gün. Şuan Kumsal'ın evinde, onun babasının karşısında oturuyorum ve diyeceğim ki; kızınıza deli divane aşığım. Hem de Kıvanç abi gibi kıskançlıkta master yapmış bir adama. Ne var ki canım bunda değil mi?

Ne yok ki! Ölüm var ucunda ölüm! Kıvanç abi anında beni öteki dünyanın en gözde, en şık, en  klas yerine özel olarak yollayacak. Of of! Sevmek çok zormuş be!

Ama Kumsal için değmez mi? Değer valla ya! Onun için ölüme koşarak giderim ben! Ah gül kokulum! Nasıl da özledim bak!

"Eee... İşler nasıl Doruk?"

Soruyu soran Kıvanç abi işlerimden çok iç organlarımın yerini merak ediyor sanırım, içimi görmek ister gibi bakmasının başka manası olamaz herhalde. Az daha zorlasa gözlerinden ışın çıkacak gibi.

"İyi işte abi... Her zaman ki gibi yoğun."

İnsan gözünden terler mi? Benim şuan gözümden bile ter akıyor! Daha ileride  bunun kız istemesi var, şimdiden böyle isem.... Oho... O gün kesin kalp krizi geçiririm.

"Babacığım sofra hazır."

Ömrümü adadığım melek yüzlümün sesini duyunca yüzümü ona çevirmem saniye bile almadı. Ve o an pembenin her tonunu içeren şirin elbisesi ve elbisesinin rengini almış güzel yanakları ile o kadar... sevilesiydi ki .... Allah'ım! Bir gün ölürsem sebebim kesinlikle bu tatlılık ve güzellik olacak!

Kıvanç abinin öksürüğü ile dalıp gittiğim güzel gözlerden ayırdım kendimi. Kumsal da utanmış bir şekilde içeriye kaçtı. Kıvanç abi çatık kaşları ile ayağa kalkınca bende ayağa kalkıp onu takip ettim. Öldürücü bir sessizlik ile yemek odasına geçtiğimiz zaman Tuğba ablanın girişimleri ile Kumsal ile karşı karşıya oturduk.

"Çocuklar nerede?"

Dedim bir cesaret, konu açılsın diye. Tuğba abla anlayış ile gülümsedi.

"Onlar çoktan yedi, oyun oynuyorlar."

Derken bir yandan bana gülümsüyor bir yandan da hafif belirginleşmeye başlamış karnını okşuyordu, evet yine hamile! Bende bir sürü çocuk istiyorum.

"Hepsi birbirinden tatlı."

Sonrasında yemek, çocukların yaramazlıklarının konu alan tatlı bir sohbet ile geçti. Kıvanç abi çatık kaşlarını çözmeden bizi dinledi tabi. Ama olsun onu ikna edeceğim!

"Geç bakalım Doruk efendi."

Çalışma odasının kapısını açan adama tedirgin bir şekilde bakıp içeri geçtim. Tekli koltuklardan birine oturup gergince beklemeye başladım taki Kıvanç abi karşıma oturana kadar.

"Evet, seni dinliyorum."

Ya ama böyle mi girilir konuya! Ne diyeceğim şimdi ben? Of of...

"Hadi!"

Kaşları artık iyice çatılmış, neredeyse birleşmiş olduğundan yutkunma ihtiyacı hissettim. İyice gerildim ya!

"Açıkçası ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama bu içimdekilerin belirsizliğinden değil büyüklüğünden. İçimde öyle bir aşk var ki! Kelimelere dökmek de zorlanıyorum. Hani yıllanmış çınar ağaçları olur ya... Böyle onun gövdesini kessen kökleri kalır toprakda. Uğraşsan da topraktan köklerini temizleyemezsin çünkü öyle bir işgal etmiştir ki toprağı, her yanını sarmıştır resmen. Aşkım da kalbimi öyle işgal etti işte."

CAN SUYU'M (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin