Zümra giden adamın arkasından öylece bakarken yanı başında duyduğu ses ile irkilip kendine geldi.
-Vay be! Sizi bıraktığımız gibi bulmayı beklemiyorduk. Ama bu kadarı da dudak ısırtacak cinsten, diye keyifli bir mırıltı eşliğinde sözlerini sarf etti Doğan.
-Hemde bayağı bayağı bir değişim olmuş, diyerek onu onayladı Seyit.
-Ne olmuş yani? Siz eşlerinizi düşünmüyor musunuz? Diyen Yiğit elindeki maşa ile bahçe kapısının önünde duruyordu. Herkes ona bakıp söylediği sözler ile gülümsedi.

Seyit lafa girip,
-İyi de oğlum, bizim ne olduğumuz ya da ne olacağımız en başından belliydi. Ama sizin haliniz trajedi dalında ödül almaya adaydı.
-Çok komiksin! Sen önce git kendine komedi dalında ödül ver, diyerek kendisini tersleyen Yiğit'e omuz silkti.

Bir süre sonra mangal olmuş, bahçeye kurulan uzun masanın etrafına toplanmıştı, gözleri mutluluk ile parıldayan genç yürekler. Doğan karnı burnundaki karısının tabağını tıka basa doldurmak ile meşgul iken, Selin ona itiraz ediyor. Zümra ise ikide bir ağzına bir şeyler yıkan adama gülümseyip, gerek olmadığını söylüyor ancak Yiğit oralı dahi olmuyordu. Bol sohbet ve kahkaha ile geçen yemekte, aradan geçen zaman yad edilirken, anılar da tazelenmişti bir bir...

Bir ara Rabia'nın yanında duran megafondan gelen ağlama sesi ile Mücahit ayağa fırladı. Hızlı adımlar ile içeriye giren adamın arkasından hepsinin yüzüne huzurlu bir gülümseme yayıldı.
-İkizlere çok düşkün sormayın. Bazen uzun süre uyuduklarında niye uyanmıyorlar diye mızmızlık ediyor, küçük çocuklar gibi.
-Taze baba o daha, heycanını hoş görmek lazım, dedi Devran, sesindeki hayranlık dolu nida el ile tutulur cinstendi.
-Bende bir bakayım kızlarıma, diyerek ayağa kalkıp Mücahit'in arkasından içeriye girdi Rabia da.

Uzun ve keyifli gecenin ardından misafirlerinin bir kısmı orada kalırken bir kısmını da yolcu ettiler. Gün sona erdiğinde kendi odalarına çekildi herkes üzerindeki tatlı yorgunlukla.
Yiğit elini yüzünü yıkamış odaya giren karısına baktı.
-Çok yoruldun bugün, derken oturduğu yerden kalkıp genç kıza ilerledi. Elini tutup diğer elinde duran havluyu bir kenara bıraktı. Zümra'yı peşi sıra götürüp yatağa uzanmasını sağladı.
Arkasına geçip omuzlarına hafif hafif masaj yapmaya başladı.
-Diyorum ki, haftasonu kaçamak mı yapsak? Ne dersin?
-Bilmem olabilir aslında. İşler çok yoğun geçiyor. Sana da değişiklik olur. Ama uzak bir yer olmasın. Uzaklaşıp dinlenelim derken, sen yorulma bu seferde.
-Düşünceli karım benim, diyerek arkasından sarıldı genç kıza.

¤ ¤ ¤ ¤

Haftasonunu geçirmek için cuma gecesinden hazırlanıp evden ayrıldılar.
Yola çıktıklarından beri Zümra'nın ısrarına rağmen Yiğit nereye gittiklerini bir türlü söylemiyordu.
-Bak Bursa dışına çıkmayacağız değil mi?
-Çıkmayacağız merak etme güzelim.
Bir süre sonra araba boş bir alandaki otoparkta durdu.
-Geldik mi? Burası neresi?
-Biraz sakin ol Meleğim, öğreneceksin, dedikten sonra genç kızın elini tutup dudaklarına götürecek bir öpücük bıraktı avcunun içine.

Arabadan inip küçük iki çantayı da aldıktan sonra el ele ilerlemeye başladılar.
-Hala anlamadım ama ben, diye mızmızlık eden karısının sabırsızlığı karşısında gülümsedi.
-Tam karşına bakarsan anlarsın, diyerek ilerideki tepede aşağıya yukarıya gelip giden teleferikleri işaret etti.
-İnanmıyorum! Uludağ'a mı çıkacağız?diye sevinçle soran kızı başını sallayarak onayladı.
Zümra sevinçle genç adamın boynuna atladı.
-Sen bir tanesin, canım benim, canım canımsın! Diye art arda kelimelerini sarf etmeye devam ediyordu.

-Tamam, sakin ol, hadi gidelim. Biraz daha durursak sefer saati bitecek, dedikten sonra kızın alnından öpüp, elini tutarak yürümeye devam etti.

₪ ₪ ₪ ₪

-Bütün Bursa ayaklarımızın altındaydı, çok güzeldi.
-Tamam, o ki bu kadar beğendin arada bir teleferikle gelir manzarayı izler döneriz. Ama şimdi üzerini sıkı giyin, hava çok soğuk.
-Tamam giyindim işte, diyerek üzerindeki polar hırkanın fermuarını kapattı.
-Gel şöminenin önüne otur hadi. İyice ısın. Açsan otelden bir şeyler isteyelim, ne dersin?
-Yok aç değilim. Bu arada otelde de kalabilirdik. Bu mini ev fikri nereden aklına geldi.
-Dedim yalnız kalıp rahat edelim. Otel bu mevsimde kalabalık oluyor biliyorsun. Merkezden en uzak yeri seçtim o yüzden. Bu çevrede yakında ev yok böyle.
-Anladım, derken bir yandan da esneyince Yiğit ayağa kalkıp onu da elinden tutarak kaldırdı.
-Hadi bakalım uyuyup dinlenip büyümemiz lazım, elini genç kızın karnına indirerek bebeğiyle konuşmaya başladı.
-Değil mi babacığım. He güzel bebeğim. Yorulduk değil mi? Ne seninde mi uykun geldi? Tamam sen merak etme ben hemen anneye sütünü içirip uyutuyorum ve sende çabucak büyüyorsun.

Zümra genç adamın tavrına gülmeden edemedi. Yatağa uzandıklarında kocasının göğsüne yaslanıp gözlerini huzurla kapattı.

₪ ₪ ₪ ₪

İnstagram sayfamızı takip etmeyi unutmayın. Destekleriniz için teşekkür ederim...
Wattpad.mehpareninkalemi
Kişisel hesap: kubra.61.demrts

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now