Zümra kendi odasının önüne geldiğinde durunca, Yiğit'te yürümeyi bıraktı.
-Ne oldu? Diye sordu genç kıza.
-Odama gideyim. İşleri şu sıkışık dönemde çok başı boş bıraktım. En azından ucundan tutmuş olurum biraz.
-Olmaz öyle. Gel sen benim odamın içindeki ek odada dinleneceksin. Aklım sende kalmasın diye kabul ettim gelmeni. En azından burada merak ettiğim anda yanına gelebilirim.
-Yiğit lütfen bu kadar abartma. İyiyim ben. Hem söz kendimi yormayacağım. Eğer yorulursam da gidip odandaki bölmede dinlenirim, dedi. Elini genç adamın yakasında gezdirip ceketini düzeltiyordu bir yandan da.

Yiğit tereddüt etse de başını sallayarak onayladı. Çünkü biliyordu ki, ne kadar karşı çıksa da Zümra onu dinlemeyecekti.
-Tamam. Ama bir şey olursa hemen beni arıyorsun. Yorulursan da gidip dinleneceksin, dedi. Zümra gülümseyerek genç adama sarıldı.
-Tamam canım benim, sen merak etme...

İkili arasındaki sıcak sarılmayı açılan asansörden inen kalabalığın çıkardığı gürültü bozdu.
Birbirlerinden ayrılıp koridorun diğer ucundan oldukları tarafa doğru gelen insan topluluğuna baktılar.
-Toplantı için geldiler, diye açıkladı genç adam.
-Peki o zaman. Sen şimdi onları karşıla, bende işime bakayım, diyerek odasına girdi genç kız.

₪ ₪ ₪ ₪

Yüzünde gezen parmaklar ile gözlerini araladı. Birkaç kez gözlerini kırptı. Kendisine gülümseyerek bakan adam ile kesişti gözleri. Dayanamayıp o da gülümsedi. Genç adamın parmakları saçlarından aşağıya kayıp belinde durdu. Kızı kendisine çekip sıkıca sarıldı.
-Çok yoruldun mu?
-Hayır. Uykum geldi sadece. Toplantı nasıl geçti?
-Sıkıcı. Hep seni düşündüm.
Gülümsemesi büyürken başını kaldırıp genç adama baktı. Yiğit'in yüzünde muzur bir gülümseme belirdi. Hemen sonra genç kızı boynundan tutup çekerek dudaklarını birleştirdi.

¤ ¤ ¤ ¤ ¤

-Tamam o zaman yarın her şeyi ayarlarız. Sabah bize gelirsin sen.
-...
-İyi akşamlar canım, dedikten sonra telefonunu kapatıp kendisine bakan adamın yanına oturdu.

-Gizem yarın sabah erkenden gelecek. Birlikte halledeceğiz her şeyi. Öğlene doğru da bizimkiler gelmiş olur. Ondan sonrası sende canım. Mangala karışmam. Duman iyi gelmez bana, biliyorsun.
-Tamam biliyorum güzelim. Ama sen kendini yormasan. Eve bir yardımcı alsak diyorum aslında. Bahçe ile ilgilenecek biri de lazım. Hamileliğin ilerlediğinde evdeki işler ile uğraşmaman gerekiyor. Şimdi bile bu kadar yoruluyorsun...
-Yiğit lütfen. Bunu konuştuk. Hem arkadaşlarımı ağırlayamayacak kadar aciz miyim ben?
-Yok meleğim. Ne alakası var ben öyle mi dedim şimdi?
-Ya tabi canım lafı hemen çevir.

-Kızım senin hormonların şaftı kaydı. Ne oluyor bizim sıpa daha iki aylık ancak oldu olmadı. Sen şimdiden bu kadar alıngan olduysan...
-O zaman git alıngan olmayan biriyle evlen tutan yok Yiğit efendi, diyerek ayağa kalktığında genç adam da yerinden kalkıp önüne geçerek durmasını sağladı.
Genç kızın yüzüne baktığında gözlerinin dolduğuna şahit oldu.
-Meleğim... Hay benim dilimi eşek arısı soksun! Ne dedim ki ben, niye dedim ki! Güzelim bak ben seni düşünüyorum ama. Çok seviyorum seni. Sen zorlanma diye söylüyorum. Şaka yaptım hem. Senin tribini yerim, hormonunu... Seni de yerim. Geriye bir şey kalmaz, diyerek kollarını etrafına sardı.

Zümra bir süredir inişli, çıkışlı devam eden ruh haline ayak uydurmaya çalışıyordu. Her ne kadar başarılı olamasa da, şu dakikada tek düşündüğü kendisine sarılan adamın gözlerinin içine kadar ulaşan gülümsemenin sebebi olduğunu bilmek...

¤ ¤ ¤ ¤ ¤

-Yiğit, her şey hazır. Mangalın başına geçebilirsin artık, diyerek salonda oturan erkek topluluğuna doğru yürüdü genç kız.
Yiğit kendisine doğru gelen karısını görünce ayağa kalkıp elini tuttu. Kendi kalktığı yere oturmasını sağladıktan sonra, tam önünde, yere çöktü.
-Sen şuraya otur. Dinlen biraz. Sabahtan beri koşturuyorsun. Merak etme güzelim, her şeyi hallederiz.
Sözlerini bitirince doğrulup ayağa kalktı. Genç kızın saçları arasına bir öpücük bırakıp açık salon kapısından bahçeye çıktı.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin