"Ota boka bayılmakta üstüne yok," diye azarladı. Hem suçsuzdum hem de azar işitiyordum. Cidden manyaktı bu adam!

"İsteyerek bayılmıyorum," diye cevap verdiğimde gözlerini belertti. Ne yani susmamı falan mı bekliyordu? Şu yaşıma kadar asla sessiz bir kız olmamıştım. Hak edene hakkını vermiştim. Kabul bu adama karşı sıkıyordu ama kendimden de taviz veremezdim.

"İsteyerek veya istemeyerek her ne ise." Umursamaz tavrını tekrardan konuşturup gözlerime dikti adeta kızıl incilerini.

"Şimdi aşağı in. Konuşacaklarımız var." Ne konuşacaktık ki? Konuşacak bir şey mi vardı? Bir şey mi yapmıştım? Neden paranoya yapıyordum. Yine kendime kızıp odadan çıktım. Merdivenleri inerken içten içe ne konuşacağımızı düşünüyordum. Ya bana 'artık her şeyi biliyorsun. Seni öldüreceğim' derse. Aman yarabbi! Neler düşünüyordum. Salona geçip koltuğa oturdum ve endişemi nasıl belli etmeyeceğimi düşünmeye başladım. Gözlerine bakmazsam bu iş tamamdı. Merdivenlerden gelen tok ayak sesleri şimdiden kalbime sancı girmesine neden oluyordu. Kısa bir süre içinde soluğu yanımda aldı. Koltuğun en köşesine oturmuştum. Elbette bu bir kaçış yöntemiydi ama işe yaramamıştı. Gelip dibime oturmayı akıl edebilmişti tabii ki.

"Sırma." Sert sesi tüm salonda yankılanmakla birlikte kalbimde de yankılanmıştı.

"Hımm?" dedim tamamen kendimden geçmiş bir sesle.

"Şimdi konuşacaklarımızın aramızda kalacağına beni nasıl inandırabilirsin?" Sorduğu soruya karşılık afallamıştım.

"Aramızda kalmaması için bir sebep yok." İstediği cevap buymuş gibi gözlerinde bir ışık parıldadı. Aramızda bıraktığı mesafeyi en aza indirgedi.

"Zevklerimi karşılamanı istiyorum," derken kullandığı ses tonu zevklerinin ne kadar tehlikeli olduğunu adeta ele veriyordu. Zevk dediği neydi ki bu kadar tehlikeli.

"Zevkten kastın nedir?"

"Acı, sana acı çektireceğim." İşittiklerim ile boğazıma dizilen düğümleri çözmek istedim. Bana neden acı çektirecekti?

"Dahası da var. Sen de bunu isteyeceksin," dediğinde delirmişçesine başımı salladım.

"Bunu neden isteyeyim. Mazoşist miyim ben?!" dedim adeta dehşete kapılmış bir sesle.

"Sana mazoşist demedim. Sadece farklı bir zevk boyutundan bahsediyorum. Düşündüğün kadar kötü değil."

"Sen çıldırmış olmalısın. Bunu benden nasıl isteyebilirsin," deyip hiddetle yerimden kalktım. Bu hareketime karşılık o da koltuktan kalktı.

"Benim olmak istemez misin?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilememiştim ve ağzım tam anlamıyla açık kalmıştı.

"Birlikte yapabileceklerimizi düşün." Söyledikleri ben de apayrı duyguların uyanmasını sağlıyordu.

"Bu bana hiçbir şey kazandırmaz. Ben asla senin seks aracın olmam!" Şiddetle reddetmiştim ama Bunu bunu takmıyordu bile.

"Düşünsene bana ait olduğunu. Seni muhteşem bir doyuma ulaştırdığımı, şu ana kadar yaşadığın bütün sekslerim on katını yaşatırım sana," dediğinde kaşlarım derince çatıldı. Şu ana kadar yaşadıkların da ne demek? Beni ne sanıyordu?

"Düzgün konuş benimle." Dişlerimin arasından tıslayarak konuşmuştum.

"Gerçekleri söylüyorum," derken bana yaklaştığını hissettim.

GECENİN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin