"Bana bir cin tonik."

Duyduğum kalın sese karşın başımı salladım ve şişedeki içkiyi ince bardağa koydum. Bu içkinin bardağı da buydu.

"Buyrun," deyip önüne ittim.

"Sağ ol." İçkisinden bir yudum aldı ve bana baktı.

"Buz atar mısın içine?" deyince başımı sallayıp bardağı aldım ve içine iki tane buz koydum.

"Teşekkürler." Gözlerimi açıp kapattım rica ederim der gibi. Sesi kalındı ama yüzü masumdu. Masum yüzlü bir erkek... Şaşırtıcı.

"Ben Sinan," deyip elini uzattı.

"Ben de Işık," deyip elini tuttum. Masmavi gözleri vardı. Benimki gibi solgun değildi, capcanlıydı. Işıl ışıldı. Benimki ise ölü gibi. Ama mavi işte. Saçları gözüne tamamıyla tezattı. Koyu saçları vardı. Beyaz tenliydi. Garip. Beyaz ten, mavi göz, siyah saç. Ama kaşlara bakacak olursak koyu sarı.

"Orijinal saç rengim sarı. Ama boyattım," deyince gözlerim irice açıldı.

"Niye böyle bir şey yaptın ki?" dedim gülümseyerek. Gece aklımın ucundan geçip gider gibi oldu bir an. Kim bilir şu an çok hareketli bir tempoyla o kızla olan işini hallediyordu. Aman Tanrım neler düşünüyorum ben? Düşüncelerimi bile kirletmişti.

"Marjinal şeyleri severim." Güldü. Çenesinde bir gamze vardı. Yakışıyordu ona. Anıl'ın, çenesinde gamze olan adamlar için yakıştırdığı tabir geldi aklıma. Pezevenk gamzesi.
Kendi kendime güldüm.

"Neyse ben kaçtım," deyip bardağı bıraktı ve dans pistine yürüdü. Arkasından bakarken vücudunun ne kadar şekilli olduğunu fark ettim. Tıpkı Gece'ninki gibi.

Sen adamın vücudunu mu izliyorsun Işık?

İç sesim kollarını göğsünde
kavuşturmuş bana hesap soruyordu.

"Işık?" Sayko'nun sesi ile arkama döndüm.

"Efendim?"

"Gece Bey seni çağırıyor," deyince şaşırmıştım. Hayret şu an o kız ile... Yahu bana ne oluyor böyle?

"İşi var desene. Hiç çekilmez şimdi o. Gece, gece çekilmez," deyip yaptığım espriye kahkaha attım. Sayko da bana eşlik ediyordu. Daha sonra kahkaha atmayı bırakmış kaş göz yapıyordu. Ben ise hâlâ kıkırdıyordum. Ağzını oynatarak konuşmadan Gece Bey deyip gözü ile arkamı gösterdi. Hay aksi!

"Arkamda değil mi?" dedim kedi gibi mırıldanarak. Sayko göz kapaklarını indirip evet der gibi başını salladı. Aferin sana Işık.

Topuklarımın üstünde dönüp bana ateş saçan gözlerle bakan Gece'ye baktım. Üst dudağımı yalayıp dudaklarımı birbirine sürttüm. Bu hareketi genellikle ne yapacağımı bilmediğim zamanlarda yapardım. Ve şu an ne yapacağımı hiç mi hiç bilmiyordum.

"Odama!" dedi dişlerinin arasından. Yürüdü. Takip ettim. Lanet olsun! Bu defa beni mahvedecekti.

Dar koridoru geçerken kalbim gümbür gümbürdü. Korkudan dört nala at koşturur gibi atıyordu. Bu adamın sağı solu hiç belli olmaz. Odanın kapısını açtı ve geçmem için kenara çekildi. Ondan olabildiğince uzak durup kapıdan geçtim. Arkamdan kapıyı tam anlamıyla hayvan gibi örttü.

"Senin derdin ne?!"

Kükremişti.

"Ne yaptım yine Gece bey?" diye sordum. Hiçbir şey yapmamıştım. Sürekli bana kulp takıp duruyordu.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now