"Koltuğuna senin kıvrılıp hayalinle uyumuşum."

"Üstüm açık kalmış ürperirken sabah olmuş."

"Uyan dedi bir ses uyan o bu-"

"Sessiz ol!" Gece'nin uyarısı ile derhal sustum. Oysa o kadar da vahim değildi sesim.

Biblolar bitince çerçeveleri alıp silmeye başladım. Ağzım durmuyordu. İster istemez mırıldanıyordum. Ama daha kısıktı sesim.

"Bu sabah bir umut var içimde belki beni seversin diye."

Bu kısmının böyle olduğuna emin değildim ama zaten şarkıların belirli yerlerini değiştirip söylemeyi çok severdim. 

"Her şey yerli yerinde yine. Bu sabahların bir anlamı olmalı," deyip mırıldanmaya devam ettim. Ta ki ağzım güçlü bir çift el tarafından kapanana kadar. Debelenmeye başladım. İnliyordum.

"Sana sessiz olmanı söylemiştim değil mi?"

"Borokon lotfon Goco Boy." Sesim ağzımın üstündeki eli yüzünden boğuk çıkıyordu.

"Susacaksın öyleyse," dedi ve elini çekti. Derin bir nefes doldurdum ciğerlerime. Az daha nefessizlikten tahtalı köyü boyluyordum. Ses çıkarmadım. Gece de koltuğa yeniden uzandı. Masanın üstündeki her şeyin tozunu almıştım. Şimdi yerleri silecektim. Tam eğilmişken önlüğümün cebindeki telefonum çalmaya başladı. Hemen hoparlörünün üstüne parmağımı koyup sesin çıkmasını önledim ve açtım.

"Efendim anne."

Fısıldamıştım.

"Kızım nerede kaldın? Ayrıca neden kısık sesle konuşuyorsun?"

"Anne dedim ya yaşlı bir teyzeye bakıyorum diye. Uyuyor kadıncağız," dedim Gece'yi izlerken. Kaşları çatıktı her zamanki gibi.

"Kızım kaç saat bu iş? Ne zaman geleceksin eve?"

"Anne şimdi evi temizliyorum. Ben seni ararım sonra," deyip kapattım.

"Sana yalan söylemeye  mecburum anne."

"Değilsin." Gece gözünü açıp konuşunca ağzım aralandı. O beni mi dinliyordu?

"Gece Bey..."

Yattığı yerden kalktı ve yanıma geldi.

"Yalan söylemek zorunda değilsin," dedi. Tabii onun için söylemesi kolay sonuçta annemi tanımıyordu. Yoksa annemi tanısa 'Işıkcım sen bu işi bırak zira ben senin cenaze işlerinle ilgilenmek istemiyorum' derdi.

"Anneme barda çalıştığımı söylesem üstüne üstlük sizin odanızı ve de evinizi temizleyeceğimi söylesem şu an yaşıyor olmazdım. Büyük ihtimalle öğle namazına müteakiben cenaze namazım kılınıyor olurdu." Tek nefeste konuşmuştum. Gece şaşkınca beni izliyordu.

"Sen bence sus. Sadece iş yap," deyip telefonunu kurcalamaya başladı.

Yerleri silmeye başladım.
Evde çok temizlik yapmazdım. Yani anneme olabildiğince yardım ederdim tabii. Ama öyle dip bucak temizlik yaptığımı hiç hatırlamam.

Kısa sürede yerleri güzelce silip dinlenmek için koltuğa oturdum.

"Yoruldun mu?" İlk kez sesi önemser gibi çıkmıştı. Başımı salladım.

"Hadi sana kahvaltı ısmarlayayım," deyince gözlerimi ovuşturdum. Hâlâ rüyada mıydım acaba?

"Ciddiyim hadi!" dedi. Fırsat ayağıma gelmişti. Gece'den böyle bir jest asla beklemezdim.

GECENİN IŞIĞIWhere stories live. Discover now