Kısa sessizlikten sonra gözlerini sol tarafında Devran ve Gizem'in yanında oturan genç kıza çevirdi.

-Zümra Hanım, burada en büyük iş size düşüyor. Gerekirse sokak sokak dolaşıp insanların hoşuna gidebilecek motifleri, duygularını en iyi ifade edebilecekleri şekilde tasarımlara yansıtmamızda bize fikir vereceksiniz, dedi. Genç kız gözünün içine bakarak konuşan Yiğit'le uzun göz teması kurmamaya dikkat ediyordu.

-Peki Yiğit Bey, dedi sadece. Toplantı bittiğinde herkes dağıldı. Zümra bir haftadır kaçtığı adamı o yakınlaşmadan sonra ilk kez görmenin tedirginliğini bu kadar kolay atlattığı için seviniyordu.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Aradan geçen iki hafta boyunca genç kız elinden geldiğince Yiğit'ten kaçmış, karşılaştıklarında da aradaki mesafeyi koruyup olabildiğine iletişimi kusa tutmaya çalışmıştı. Her muhatap olduklarından sonra Zümra derin bir nefes alırken, Yiğit onun tavırlarıyla günden güne küplere biniyordu.

-Ben anlamıyorum ki ne yapmam gerektiğini ona! Yani ne yaptıysam geri tepti. Zümra ona karşı her hareketimi geri püskürtüyor, dedi sandalyesinde geriye yaslanıp gözlerini kapattı.

-Zümra olum o, ne sandın güle oynaya mı karşılayacaktı seni!

-Ya Doğan, bir git abi! Tuz biber olmaya mı geldin? Eğer amacın buysa Zümra yetiyor, sen İstanbul'a geri dön!

-Ya tamam be zaten günü birlik geldik. Selin okuldaki işlerimizi halletsin döneceğiz, dedi.

-Düğün ne zaman?

-Daha belli değil, büyükler bir toplansın da ona göre, dedi Doğan gülerek. Yiğit onun yüzündeki mutlulukla parlayan tebessüme imrenerek baktı. 'Zamanında aklını başına toplasaydın sende şimdi böyle gülüyor olurdun!' diyen iç sesine lanet edip arkadaşının anlattıklarına odaklandı.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra asansörün önüne kadar arkadaşını geçirdi.

-Bak sık sık gel burada sensiz canım sıkılıyor.

-Senin canını okuyor bizim kız, o canın sıkılmaya vakti mi kalıyor?

-Ya olum giderken yapma bari be!

-Tamam tamam, hadi Allah kolaylık versin kardeşim, dedi. İki genç adam birbirlerine sarılıp vedalaştıktan sonra Yiğit odasına geri döndü. İçeriye girmeden yanında beliren Sude'ye kısa bir bakış atınca,

-Efendim bu dosyayı genel danışmanınız bıraktı. Misafiriniz olduğunu söyleyince girmedi odanıza, dedi. Genç adam ters bir bakış atıp kızın elinden dosyayı aldı. Biraz göz gezdirdikten sonra,

-Genel danışmanımıza söyle odama gelsin, diyerek içeri girip kapıyı kapattı. Ceketini çıkarıp astıktan sonra beyaz gömleğinin kollarını birkaç kez yukarı kıvırdı.

Masasına oturduğu sırada kapı çaldı.

-Gel, dedi hemen. Kapı açıldığında içeriye giren genç kızla göz göze geldi.

-Buyurun Zümra Hanım, dedi yüzündeki katı ifadeye eş değerdeki otoriter çıkan sesiyle.

Genç kız yavaş birkaç adımda masaya yaklaşıp hemen önündeki koltuğa oturdu.

-Anladığım kadarıyla işimize yarayacak parlak fikirleriniz var. Ama bunların analizini yapmak isterim. Kafamıza göre bir şeye kalkışıp sonra pişman olup oturmak en son istediğim şey, dedi göz gezdirdiği dosyadan başını kaldırmadan. Zümra karşısındaki adamın ukala ve vurdumduymaz, rahat tavırlarına daha fazla sinirlenerek,

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz