- Zümra güzelim hadi ama biri yer biri bakar kıyamet bundan kopar. Mutfak aşkını bırak da gel artık diyorum, dedi. Onun söyledikleri yüzündeki gülümsemenin daha da büyümesine sebep oldu. O kocaman gülüşüyle arkadaşlarının yanına döndü. Onun gülümsediğini gören arkadaşları birbirlerinden habersiz aynı duayı ettiler..


'' İnşallah o gülümsemen yüzünden hiç eksik olmaz..''


Sessiz geçen bir kahvaltı sonrası hep birlikte evden ayrıldılar.. Rana, Hale ve Selin üçlüsünü almaya Buğra gelmişti. Onlar Buğra'yla yola çıkınca Zümra ve hülya da Mücahid ve Rabia'nın arabasına bindiler.Okul yolu boyunca arabada sadece Hülya ve Rabia'nın sesi çıkmıştı tatilde ne yaptıklarını birbirlerine anlatıp durmuşlardı. Arada bir lafa karışan Mücahid'in Rabiayı kızdırmasına sadece usulca tebessüm etmişti Zümra.. Çünkü şu an kendini okulda göreceği manzaraya hazırlamaya çalışıyordu.. Yiğit'in tüm yakışıklılığıyla gülümseyen yüzü ve koluna yapışmış bir sakız, yeşim.. İlk defa bir kızla bu kadar uzun süre birlikteydi. 6 aydır çıkıyorlardı ve yakın zaman içinde bir ayrılık olmazsa eğer işte o zaman her şey Zümra için daha zor olacaktı. Okula geldiklerini Hülya'nın ona inmesini söylemesinden anladı ve yavaşça arabadan indi.. Aslında hiç istemiyordu inmeyi, ne kadar alışmış olsa da Yiğit'in yanında o kızı görmeye, yinede içten içe canı yanıyordu işte.. Ve dakika bir gol bir! Okulun otoparkında Yiğit'te motorundan iniyordu. Gerçekten ilk gördüğü şey bu olmak zorunda mıydı.. Daha ilk dakikadan bu adam nasıl nefesinin kesilmesini sağlamayı başarmıştı. Nasıl olacak tabi ki o kaskı başından çıkarıp ellerini saçlarının içinden geçirerek.. O kadar güzel bir manzaraydı ki Zümra orada durup sonsuza kadar bunu izleyebileceğini düşündü. Sonra bir anda gözlerinin önündeki görsel şölen kabusa dönüştü. Neden mi? Çünkü sakız ortaya çıkıp Yiğit'in koluna yapıştı. Uzanıp öpmek istedi daha yeni çıkmaya başlamış sakallı yanaklarından ancak Yiğit karşısında gözlerini ona dikmiş bakan takımı görünce yeşimi durdurmuştu. Yavaş adımlarla yanlarına geldi kolundaki sakız parçasıyla.


-Günaydın.


Dedi hafifçe kıvrılmış dudaklarının arasından ve herkesin üzerinde gözlerini tek tek gezdirdi. En sonunda aradığı o bal rengi hareleri bulunca durdu bir süre, Zümra başını eğip gözlerini o karanlıklardan ayırdı. Neden hep bunu yapmak zorundaydı ki, onun hayatından mı olmasını istiyordu yani. Çünkü her gözleri kesiştiğinde o karanlıklarla kalbi neredeyse ağzında atıyordu genç kızın. Daha fazla orada kalamayacağını fark eden Zümra Hülya'ya dönüp;


- Hadi geç kalıyoruz gidelim artık dersim başlamak üzere.


Dedi ve onu da kolundan çekiştirerek oradan uzaklaştı. Hülya arkadaşının neden böyle yaptığını bildiği için ona zorluk çıkarmadan onunla birlikte okula girdi.


Bir süre onların peşinden bakan Yiğit genç kızın bu kaçışlarından sıkılmaya başladığını hissetti. Bıkkın bir nefes verdi. Daha sonra yanındakilere dönüp;


-Ne duruyoruz hadi bizde girelim.


Dedi. Ders programına bakan herkes sınıfına dağılınca yeşimden bir sürede olsa kurtulduğu için rahat bir nefes aldı Yiğit. Yeşim biraz tuhaf bir kızdı onu sevmiyordu ama kendisini eğlendirdiği için ondan hoşlandığını düşünüyordu. Ama yinede onun bile dolduramadığı bir boşluk bir soğukluk hissediyordu içinde bir yerlerde. Neyse diyerek düşüncelerinin arasından sıyrıldı, hızlı adımlarla sınıfına gitti evet mükemmel prof. william derse girmişti bile. Bu adamı oldu olası eğlenceli bulmuştu Yiğit, başıyla selam vererek oyalanmadan boş bir yer aradı. Harika Zümra'nın yanı. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Zaten öğrendiği kadarıyla bu yıl iki dersleri ortaktı ve o derslerden birinin bu olduğu için şükür etti. Bu kez yüzündeki gülümsemeyi silip genç kızın yanına yaklaştı.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now