60 - Ilk Aşk (Part-1)

Beginne am Anfang
                                    

Derken gözlerinde bildiğim haylaz pırıltılar dolaşıyordu.

"Ne yapıyorum ki ama?"

Yalandan merak katmaya çalıştığım sesim daha çok neşeden kıpır kıpırdı.

"Çok şey, çok!"

Sözlerine kıkırdamak istedim lakin kıkırtım dudaklarımın üstünde ki dudaklarda soldu. Bir yandan dudaklarımı işgal edip bir yandan üzerimdeki geceliği sıyırmaya calışan kocamı durdurmam gerektiğini anlayarak geri çekildim.

"Çocuklar bizi bekliyor balım hadi hazırlanı inelim.''

Dedim, surat asıp geri çekildi.

"Yalıda karıma hasret kalıyorum dedim yeni ev yaptım sıpaların işine yaradı ben ise hâlâ karıma hasretim!''

Diye homurdanarak dolaba yöneldi. Sadece gülümsedim..

---Doruk---

"Denizi çok seviyorum!"

Diye çığlık atıp koşmaya başlayan deniz gözlüm ile koca bir kahkaha attım. Deniz sevdası, sahil boyu koşma isteği hiç değişmeyecek galiba. Hala eskisi gibi sahile indiği an yürümeyi unutuyor. Yaşlanınca da mı böyle olacak çok merak ediyorum. Elinde bastonuyla, kır saçlarıyla, her zaman kendini belli eden güzel deniz gözleriyle, yılların alamadığı güzelliğiyle koşmaya çalışan bir Kumsal hayal edince kahkahalarıma yenisi eklendi. Kumsal durup kendi etrafında dönmeye başladı. Bunu görünce sırıtmamı yüzümden silmeden adımlarımı hızladırıp yanına gittim. Kollarımı beline dolayınca durmak zorunda kaldı.

"Yaa!"

Diye söylenip dudak büzerken gözlerini kapadı ve başını göğüsüme gömdü.

"Hiç değişmeyeceksin değil mi?"

"Bilmem. Ama şunu söylemeliyim ki denize olan tutkum hiç azalmayacak."

Derken gözleri hâlâ kapalıydı ama kıkırdadı. Bende saçına kocaman öpücükler bıraktım.

"Sahil boyu koşmak isterdim. Düşünsene denizin etrafını koşarak dönüyorsun! Muthiş bir şey olurdu."

Dedikten sonra özlemle iç çekti. Sonra kendini geri çekip bana baktı. Burnuna minik bir öpücük kondurdum.

"Koşmaya devam etmeye ne dersin? Tüm sahili koşamayız ama gittiğimiz yere kadar gidebiliriz."

"Olmaz!"

Kumsal'ın ani çıkışı ile neye uğradığımı şaşırdım. Niye itiraz ediyor şimdi?

"Neden?"

"Bacakların çok uzun! Sana yetişemiyorum ben."

O dudaklarını büzerken ben koca bir kahkaha patlattım.

"Yaa! Doruk gülmesene!"

"Buna bir çözüm bulalım o zaman."

Deyip bir iki saniye düşünür gibi yaptım. Gözlerini irileştirip şaşkınca bakarken bu tatlı hali karşında kendimi tutmam zor olsada tuttum.

"O zaman gül kokulum, sırtma bin ben koşayım."

"Saçmalama!"

Dedi hayretle. Bu haline kıkırdadım.

"Gayet ciddiyim."

"Olmaz Doruk! Gazetecilerin gördüğünü düşünsene bir! Babam kudurur!"

"Bir şey olmaz! Hem nerden görecekler?"

"Bunu söylediğine inanmıyorum Doruk! Sen tanınmış -yakışıklı- avukat Doruk Çakırsın! Bende Kıvanç Gülen'in uslanmaz kızı! Sence de kimse görmez mi?"

"Öff! Kırma beni! Hadii!"

Deyip onun taktiğini kullanınca "Kesinlikle delirdik." diye mırıldanıp olumlu manada başını salladı. Ben gülümserken arkamı ona döndüm o da hafif zıplayıp ellerini boynuma bacaklarını belime sardı. Bende ellerimi arkaya uzatıp bacaklarında tuttum.

"Şimdi tam yol ileri!"

Dedikten sonra kahkahalrımız eşliğinda sahil boyu koşmaya başladım. Deniz gözlüm arada "Doruk dikkat et!" "Yorulmadın mı sen?" "Bak belin falan ağrıyacak!" tarzı endişeli sözler söylesede kahkahalarımız dinmiyordu.

Ne kadar koştuk bilmiyorum ama ben yorulup onu sırtımdan indirdiğimda kuma uzandık. Başının altından kolumu geçirip küçük aşkımı kendime çektim. Sonra aklıma gelen ile biran duraksasam dahi söyledim. Artık bun çözüm istiyorum.

"Baban bizi bilmiyor hala değil mi?"

"Yok... Yani annemden  muhakkak bir şeyler duymuştur ama ben açık açık konuşmadım. Neden sordun ki?"

Merakla bana bakan gözlere gülümsedim. Biraz sonra beni boğacak.

"Yarın size gelmeyi düşünüyorum ve..."

"Ve?"

Dedi tedirgin bir şekilde. 

"Ve Kıvanç abi ile konuşacağım."

Gözleri kocaman açıldı. İtiraz silsilesi geliyor ama ben kararlıyım! Kaçak göçek iş bana göre değil!

CAN SUYU'M (Tamamlandı)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt