Final: düğünler ve oynamalar

Start from the beginning
                                    

Serkay'ın yüzünü görmemle kaşlarım havaya kalktı. Elindeki çiçeğe tiksinmiş gibi bakıyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuş ve şişmişti. Ağlıyor gibi görünüyordu.

"Ne oldu Serkay?" Diye sordum merakla suratına bakarak.

Pelin arkasındaki masaya yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Çiçekleri masalara koymak bu kadar mı zor geldi?"

Serkay elindeki çiçeği artık dayanamıyormuş gibi masaya attı ve peş peşe hapşırdıktan sonra konuştu. "Ne diyorsun be! Alerjim var benim!"

Pelin'in kaşları anında çatıldı. "Senin çiçeklere alerjin yok ki?"

"Bende öyle sanıyordum ama varmış işte!" Dedi Serkay kızarık gözlerinden yaşlar akarken.

"Nereden çıktı ki bu şimdi?" Diye sordu Pelin kaşlarını daha da çatarak.

Serkay gözlerinden düşen yaşları sildikten sonra çaresizce bağırdı. "Ne bileyim ben!"

Bu hali içimi acıttığı için düşünceyle sordum. "Bir ilaç falan yok mudur?"

Pelin bana destek olarak başını salladı. "Ardıç amcaya söyle de gidip alsın bir şeyler."

Serkay cebinden çıkardığı mendille burnunu sildikten sonra efkarla konuştu. "O ne anlar be!"

"Ne mi anlarım?" Dedi nereden çıktığını bilmediğim Ardıç amca.

Serkay babasını gördüğünde koşturarak yanına gitti ve ona sarıldı. Dolu gözlerle ve bükmüş olduğu dudağıyla derdini anlatmaya çalıştı. "Baksana şu halime baba!"

Ardıç amca oğlunun çenesinden tuttu ve yüzünü bir süre inceledi. "Ne oldu oğlum?"

"Birden alerji oldu." Diye sinirden ağlamaya başladı Serkay.

"Hakikaten de olmuş." Yüzünü bir süre daha inceledikten sonra çenesini bıraktı. "Ben bir eczaneye falan gideyim o zaman."

Serkay burnunu çekti ve başını hüsranla salladı. "Bir zahmet."

Ardıç amca son kez derin bir nefes aldıktan sonra başını onaylamazca sağa sola salladı ve kol saatine bakarak yanımızdan ayrıldı.

Serkay kendini çimenlerin üzerine attığında Pelin'le gözlerimiz kocaman açıldı. "Birde hala saatine bakıyor ya! Yazıklar olsun!"

Pelin'in de içi acımış olacak ki Serkay'ın yanına çömeldi ve elini omuzuna koydu. "Ağlama artık. Bak getirecek işte bir ilaç."

Serkay küçük bir çocuk gibi omuz silkti ve elini havada salladı. "O gelene kadar."

Gözlerimi etraftaki börtü böcekte gezdirdim ve ona yardımcı olmaya çalışarak bir öneride bulundum. "İçeri girmeni öneririm. En azından çiçeklerin polenleri seni daha az rahatsız eder."

Önerim kafasına yattığında başını uslu bir çocuk gibi salladı ve ayağa kalktı. Masaya attığı çiçeğe baktı ve dudağını büzdü. "Siz devam süslersiniz değil mi? Sonuçta bugün Şeyma ablanın en mutlu günü. Üzülmesini istemem."

"Süsleriz tabii." Pelin kısılı gözlerini ileride konuşan abilere çevirdi ve devam etti. "Herkes yardımcı olur."

Ona kısaca sarıldım ve alnına düşen saçlarını arkaya doğru ittirdim. "Üzülme Serkay. Çok güzel süsleyeceğiz."

"Teşekkür ederim." Mutsuz bir ifadeyle ikimize de el salladıktan sonra arkasını döndü ve yürüyerek evin içine girdi.

"Benim bile içim acıdı be." Dedi Pelin kederle kuzeninin bıraktığı boşluğu izleyerek. Ardından yüz ifadesini düzeltti ve ıslık çaldı.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now