Bölüm 67: bağırışlar ve yarışlar

Start from the beginning
                                    

"Birazdan başının etini yiyecekler ama." Dedim gülmelerimi gizlemeyerek.

"Ben abiyim. Bana bir şey diyemezler." Dedi omuzlarını kaldırarak. En büyük abi olmak bunu gerektiriyordu tabii.

Radyoya uzanıp bir şarkı açtım ve gözlerimi camdan dışarıya çevirdim. Tüm bu olanlara rağmen kendimi sonunda huzurlu hissediyordum. Her şeyi geride bırakalı bir ay olmuştu ve herkes toparlanmıştı. Arada tabii ki kapanmayan yaralar oluyordu ama artık acıtmıyordu.

Yaklaşık yirmi dakika sonra araba durduğunda indik ve diğer üyelerin yanımıza gelmelerini izledik. Yalın beni görür görmez bana sarılmış ve abime nispet yaparcasına bakmıştı.

Geldiğimiz yeri gördüğümde aklıma babamla vakit geçirdiğimiz gün geldi. O zaman da aynı köfteciye gelmiştik ve yediğimiz şeyler gerçekten de çok güzeldi.

"Hadi içeri girelim." Yalın peşinden beni de sürükleyerek içeri girdiğinde babam ve abilerim de peşimizden geldi. Boş bir masaya geçtik ve sipariş edeceğimiz şeylerde karar kılmaya çalıştık.

Ben Yamaç ve Onur abimin arasında oturuyordum. Rutkay abim ve Yalın da yan yana otururken babam baş köşedeydi.

Bir süre sonra o gün de ekmeklerimizi getiren oğlan geldi masamıza. "Hoşgeldiniz Asaf abi."

"Hoş bulduk Hilmi." Dedi babam ona sevecen bir şekilde gülümseyerek.

Hepimiz teker teker istediklerimizi söylediğimizde Hilmi elindeki not defteriyle yanımızdan ayrıldı ve bizi yalnız bıraktı.

Yalın cebinden telefonunu çıkardı ve kendini de kadraja alacak bir şekilde havaya kaldırdı. "Köftecide anı biriktirmeye ne dersiniz?"

"İyi bir fikir derim." Dedi babam başını sallayarak.

Yamaç abim beni yanına çekmek isterken Onur abim ilk davranan oldu. Kolunu omuzuma attı ve başını başıma yaslayarak kocaman gülümsedi.

Yamaç abim dudağını büktü ama pes etmedi. Sandalyesini bana yaklaştırdı ve başını omuzuma koyarak koluma girdi.

Hepimiz kocaman gülümsediğimizde Yalın birkaç tane fotoğraf çekti ve çektiklerini anında incelemeye başladı. Keşke yanında otursaydım diye içimden geçirmeden edemedim. O zaman bende bakardım fotoğraflara.

"Bana da göndersene." Dedim içimde kalmasını istemeyerek.

Bu dediğime başını salladı. "Şimdi gönderiyorum."

Birkaç saniye sonra telefonuma bir bildirim geldiğinde fotoğrafları incelemeye başladım. Yanımda oturan abilerim de başlarını eğmişlerdi ve ekranıma bakıyorlardı.

Arasından en güzellerini seçtim ve farklı bir dosyaya yerleştirdim. "Bu fotoğrafları albümüme koyacağım."

Ailemle daha fazla anı biriktirmek istiyordum. Kaybedilen yılların acısını çıkarmak ve henüz yaşayamadımız şeyleri yaşamak istiyordum. Aynı zamanda da anılar biriktirmek istiyordum.

Köfte ekmeklerimiz geldiğinde herkes konuşmayı kesti. Direkt yemeye giriştiğimizde tekrar gülmeden edemedim. Yemek sonuçta önemli bir şeydi.

"Köfte ekmeğe bayılıyorum ya." Dedi Yalın gözleri kapalı ve ağzı dolu bir şekilde.

Babam ona onaylamaz bakışlar attı. "Önce ağzındakilerini yut evladım."

"Yuttum." Bunu dedikten sonra tekrar bir ısırık aldı ve ekmeğini afiyetle yemeğe devam etti.

Ayranımdan bir yudum aldım ve babamla abilerime baktım. Onlarla sıradan aktiviteler yapmak bile beni aşırı derecede mutlu ediyordu. Sıradan bir köftecide ekmeklerimizi yiyorduk ama ben kendimi dünyanın en şanslı kızı gibi hissediyordum.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now