Bölüm 62: kabullenişler ve sıkı sıkı sarılmalar

Start from the beginning
                                    

Biraz düşündükten sonra başını aşağı yukarı salladı. "İsterim. Ondan özür dilemem gerekiyor."

Bende öyle tahmin etmiştim. Yalın bütün öfkesini Doğu'ya kusmuştu. Babasına yardım etmekle suçlamıştı onu. Sırf o adamın oğlu diye öyle davranmıştı. Ama o da anlamıştı yanlış olduğunu.

"Yirmi dakikaya çıkarız herhalde. Babamla gideceğiz. Diğerleri de sonradan gelecek." Dedim onu bilgilendirerek.

"O zaman ben hazırlanayım." Kollarını çözdü ve ayağa kalkıp banyosuna girdi.

Abimin hazırladığı sandviçi yemek için Yalın'ın odasından çıktım ve aşağıya indim. Mutfağa girdim ve tabağın üzerinde duran ekmeği alıp mutfak masasına oturdum.

Sandviçimi yerken sanki beynim hiç durmuyor gibi tekrar düşüncelere daldım. Hep aynı şeyleri tekrar ve tekrar aklımdan geçiriyordum ama kendimi alamıyordum.

Her şey hallolmuş gibiydi ama değildi de. Sanki her şey daha kötü olmuş gibiydi. Herkesin güveni dağılmıştı. En yakınımız yapmıştı bunu bize. Bunu idrak etmek çok zordu.

Başımı iki yana salladım ve düşünceleri aklımdan defettim. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Zaten bir yere varamıyordum.

Ekmeğimi bitirdiğimde tabağı bulaşık makinesine koydum ve tezgahın üzerinde duran diğer bulaşıkları da doldurdum. Saat geldiğinde dış kapının önüne giderek beklemeye başladım.

Sırasıyla babam ve Yalın geldiğinde üçümüz evden çıktık ve arabaya bindik. Babam arabayı sürüyorken ben ve Yalın arkadaydık. Yalın koluma girmişti ve başını omuzuma yaslamıştı.

Artık peşimizden adamlar gelmiyordu. Normalde bir araba daha gelirdi peşimizden. Ama artık buna gerek kalmamıştı. Her şey yaralayıcı bir şekilde çözülmüştü.

Yine de aklıma takılan bir şey vardı. Yalın hastanede belki annemizi de saklamış olabileceğini söylemişti. Bu saçma bir düşünceydi ama yine de umut etmeden edemiyordum. Sonuçta beni de ölü gösterip kaçırmıştı. Bunu babama uygun bir zamanda soracaktım.

Araba yaklaşık on beş dakikanın ardından durduğunda camdan geldiğimiz yere baktım. Çok büyük bir ev değildi. Normal bir boyutu vardı.

Arabadan indik ve dış kapının önüne adımladık. Babam en önde, bende Yalın'la arkasında duruyordum. Babam zili çaldığında beklemeye başladık.

Kapı birkaç saniye sonra Alihan abi tarafından açıldı. Bizi gördüğünde gülümsedi ve eliyle içerisini gösterdi. Bizde beklemeden eve girdik.

Alihan abi babamla görüştükten sonra Yalın ve benim omuzumu sıvazladı. Daha sonra bana döndü ve gülümseyerek konuştu. "Doğu odasında. Merdivenleri çıktıktan sonra gördüğün ilk kapı."

Gülümsüyordu ama bu gülümsemesinde bir yapaylık vardı. Abisiydi her şeyin arkasında olan. Bunu idrak etmek çok zordu. Üstelik polisti, bunu anlamaması zoruna gidiyor olmalıydı.

İlk önce babama baktım izin veriyor mu diye. O da bakışlarımı anlamış ve başını onaylar anlamında sallamıştı.

Alihan abiye utanarak da olsa gülümsedikten sonra merdivenlere adımladım ve dediği gibi yukarıda karşıma çıkan ilk kapının önünde durdum. Doğu'nun uyuyor olabileceğini düşündüğüm için kapısını çalmadım ve odasına sessiz bir şekilde girerek kapıyı arkamdan kapattım.

Doğu yatağında buradan gördüğüm kadarıyla uzanıyor ve dümdüz karşısında kalan duvara bakıyordu. Yan dönmüştü ve ellerini yanağının altında birleştirmişti.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now