Bölüm 61: uyanmalar ve öfkeler

Start from the beginning
                                    

Hastaneye vardığımızda abim arabayı park etti. İkimiz de arabadan indikten sonra hızla hastaneye girdik ve Doğu'nun kaldığı kata çıktık. Koridorda kimseyi göremeyince kaşlarım çatıldı. Kaldığı odanın önünde durduğumda ise camdan içeri baktım ve büyük bir şok yaşadım. Yatak bomboştu, Doğu yoktu.

Panikle abime döndüğümde onun da çatık kaşlarla camdan içeri baktığını gördüm. Benim yüz ifademi gördüğünde rahatlamam için elini omuzuma koydu ve diğer eliyle cebinden telefonunu çıkararak birisini aradı.

"Neredesiniz?" Bunu söyledikten sonra biraz bekledi. Aldığı yanıttan ötürü kaşları daha da çatıldığında gözlerim doldu.

Abimin üzerindeki ceketinin ucundan tutarak çekiştirdim ve titreyen bir sesle sordum. "Ne olmuş?"

"Geliyoruz." Telefonu kapattı ve cebine koydu. Elini belime yerleştirdi ve bizi yürütmeye başladı.

O kadar çok korkuyordum ki dudaklarımı aralayıp ne olduğunu soramıyordum. Sadece abimin beni çekiştirmesine izin veriyor ve ağlıyordum.

Farklı bir katın koridoruna girdiğimizde ileride ayakta duran Yamaç abim, arkadaşları ve amcalarla karşılaştım. Hepsinin yüzünde endişeli bir ifade var gibiydi.

Kendimi abimden kopardım ve koşarak yanlarına vardım. Yamaç abimin önünde durdum ve kollarından tutarak korka korka sordum. "Doğu nerede? Durumu iyi mi?"

Bana birkaç saniye öylece baktıktan sonra yüzünde bir gülümseme yeşerdi. Beni kollarının arasına aldı ve gülümseyerek konuştu. "Uyandı."

Bu sefer gözlerim mutlulukla doldu. İyi duymuş muyum diye fısıldayarak tekrar sordum. "Uyandı mı?"

"Uyandı tabii." Dedi Ardıç amca yanımıza gelip sırtımı patpatlayarak.

Islak gözlerimi sildikten sonra mutlulukla gülümsedim ama endişeyle konuştum. "Peki onu ne zaman görebiliriz?"

"Şimdi rutin kontrolleri yapılıyor. Birkaç dakikaya çıkarlar herhalde." Diye cevapladı kapalı kapıya bakarken.

Büyük bir rahatlamayla omuzlarımı çökerttim ve sessizce mutluluk gözyaşlarımı döktüm. Doğu uyanmıştı ve onu birkaç dakika sonra görebilecektik.

Yerimde duramadığımda koridorda bir ileri bir geri yürümeye başladım. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek saçlarımdan geçiriyor ve durmadan kapalı kapıya bakıyordum.

Sonunda beklediğim an geldiğinde ve kapı açıldığında çıkan doktorun bir şey demesini beklemeden odaya girdim ve olduğum yerde durdum.

Doğu sırtını yatak başlığına yaslamıştı. Vücudunun yorgun düştüğü çok belliydi. Yüzü soluktu ve boş gözlerle karşısındaki duvara bakıyordu.

Gördüğüm bu haliyle gözlerim bilmem kaçıncı kez doldu. Bu solgun yüzü ve boş bakan gözleri canımı çok yakıyordu.

Birkaç adım attım ve yatağın kenarına oturdum. Hareketlerimde bir ağırlık vardı. Çok fazla hareket edip onu rahatsız etmek istemiyordum.

Gözlerini izlediği duvardan çekti ve başını bana çevirdi. Yüzümü bir süre inceledi ve hiçbir şey söylemedi. Gözlerimin içine bakmaya başladığında mavi bakan gözlerinin sulandığını gördüm.

Ellerimi onu incitmekten korkar gibi yanaklarına yerleştirdim ve gözünden akan bir damla yaşı baş parmağımla yakaladım. Dokunuşumla gözlerini kapattığında yanaklarını okşadım ve elmacık kemiğine tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum.

"İyi misin?" Diye sordum titreyen bir sesle. Cevabını bildiğim halde.

Gözlerini açmadan başını iki yana salladı ve fısıldayarak konuştu. "Değilim."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now