Bölüm 59: yalanlar ve açılan yaralar

Start from the beginning
                                    

Doğu başını reddedercesine hızla iki yana salladı. "Şaka yapma." Bu sefer sesi bir fısıltıdan ibaretti.

"Şaka yapmadığımı göstereyim." Başını salladıktan sonra birden pantolonun arasına sıkıştırdığı bir silahı aldı ve bize doğrulttu.

Refleksle birkaç adım geriye gittim. Doğu'nun gözleri ise babasının bu yaptığıyla kocaman açıldı. Arka arkaya adımlar atarak yanıma geldi ve büyük bir şokla beni arkasına çekti.

Doğu'nun kolumu tuttuğu eli bariz bir şekilde titriyordu. Gözleri dolduğunda titreyen bir sesle konuştu. "Sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Baştan başlayayım en iyisi." Eliyle diğer yanında kalan üçlü koltuğu gösterdi. "İsterseniz bir oturun. Malum uzun sürecek gibi görünüyor."

Bu hali normal değildi. Elinde bir silah vardı ve bize doğrultmuştu. Gülümseyen ama aynı zamanda da ciddi bir yüz ifadesiyle bakıyordu bize.

Bunca yıl aranan annemin katili aramızdaydı. Beni ailemden ayıran kişi oydu. Babamla uzun yıllara dayanan bir arkadaşlıkları vardı. Bunca sene aramışlardı ama o adam karşımızda duran Cahit amcaydı. Doğu'nun babası.

Midemin bulandığını hissettim. Başım dönüyordu ve ben yere çakılacağımı hissediyordum. Doğu'nun beni tutan eli olmasa yere yıkılmıştım.

"Tamam, oturmazsanız oturmayın. Ben otururum." Omuz silkti ve üçlü koltuğun en ortasına oturdu. Sol bacağını sağ bacağının üzerine attıktan sonra silahı tutan elini bacağının üzerine koydu ve arkasına yaslandı.

Doğu gördüklerine inanamıyor gibi gözlerini birkaç kez kırptı ve başını sağa sola salladı. "Kendine gel baba."

"Sesini kes." Yüzü tamamıyla ciddi bir hal aldıktan sonra gözlerini bir süre kapattı ve tekrar açtıktan sonra anlatmaya başladı. "Asaf'la yıllardır arkadaşız. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. En yakın arkadaşımdı. Her şeyi paylaşırdık. Lise sona geçtiğimizde sınıfımıza yeni bir kız gelmişti. İsmi Yasemin'di."

Annemin adını anmasıyla yüzüne ateş bastı. Dişlerini sinirle sıktı ve elindeki silahla oynamaya başladı. Bu hali beni çok korkutuyordu.

"Yasemin'i gördüğüm ilk gün ona aşık olmuştum. Uzun siyah saçları vardı, teni bembeyazdı ve gözleri çok güzel bir yeşildi. Aynı sen gibi." Son söylediğiyle gözlerini birden bana çevirdi ve gözlerimin en derinine baktı. Sanki bende annemi görüyordu.

Böyle yapmasıyla Doğu'nun kolumdaki tutuşu sıkılaştı. Titriyordu ama beni bir an olsun bırakmıyor ve arkasından çıkarmıyordu. Tam olarak önümü kapatamadığı için babasını görebiliyordum ama. Doğ duyduklarına ve gördüklerine inanamıyordu ama beni korumaktan da vazgeçmiyordu.

"Aradan haftalar geçti ama ben ona aşık olduğumu bir türlü söylemedim. Uzaktan onu izlemek daha cazip geliyordu. Çok masumdu ama gözleri bazen sert bakardı." Gözleri annemin bakışlarını hatırlamış gibi uzaklara daldı. Bu benim sadece midemi bulandırıyordu.

Gözleri koyulaştı ve sinirle doldu. Birden oturduğu yerden kalktı ve volta atmaya başladı. "Ama o Asaf olacak şerefsiz benim Yasemin'imi elimden aldı! Sevgili olduklarında kafayı yediğimi düşündüm! Ben ona aşıktım! Ben! Asaf nereden çıkmıştı ki!"

Deli gibi volta atıyor ve bağırıyordu. Elindeki silahı ne yapacağını bilemiyor gibi savuruyordu. Ellerini nereye koyacağını bilmiyordu.

"Üniversiteye geçtiğimizde bunlar evlenme kararı aldı! Gözlerimin önünde resmen birbirlerini seviyorlardı!" Olduğu yerde durdu ve gözlerimin içine bakarak bağırdı. "Senin baban adi şerefsizin teki!"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now