Bölüm 48: yatılıya kalmalar ve dozunu kaçırmalar

En başından başla
                                    

Onur abim yanından geçen Serkay'a bakarak kaşlarını çattı. "Bu neyin kafasını yaşıyor?"

"Çok eğleneceğiz!" Serkay koluma girdi ve ikimizi de salona yürüttü. Bavulunu bir kenara koydu ve ağzı açık bir şekilde kurulu olan sofraya baktı. "En sevdiğim!"

"Bağırmayı kes." Onur abim Serkay'ın arkasında belirivermiş ve kulağından çekmişti. "Annenin dediği gibi uslu bir çocuk ol."

Serkay gözlerini kırpıştırdı ve işaret parmağıyla kulağını gösterdi. "Kulağımı bırakır mısın Onur abiciğim."

Onur abim bu dediğine uyarak kulağını bıraktı ve saçlarını karıştırdı. "Aptalsın ama tatlısın. Seni kerata."

"Sağol." Serkay abime göz kırptıktan sonra mutfağa girdi ve çok geçmeden elinde dolu bir tabakla masaya oturdu. Beklemeden ağzına lazanyayı tepti ve ağzı dolu bir şekilde konuştu. "Sizde yesenize."

Hepimiz ona şok içinde bakıyorduk. Abilerim ve ben yan yana dizilmiş bir şekilde kuzenimizin hareketlerini izlerken, Serkay umursamaz bir şekilde yemeğini yemeye devam ediyordu. Babam da o sırada salona girmiş ve kendi yerine oturup yemeye başlamıştı.

Yamaç abim gözlerini ağır ağır kırpıştırarak Serkay'a baktı ve burnunu kırıştırdı. "Sanırım kafayı yiyeceğim."

"Al benden de o kadar." Dedi Yalın şok içinde kuzenine bakarak.

Rutkay abi hareketlenip yerine oturdu ve eliyle boş olan sandalyeleri gösterdi. "Kuzeninizi hiç görmemiş gibi davranmayın. Geçin yerinize ve yemeğinizi yiyin."

Yalın kederle başını sağa sola salladı ve abimi dinleyerek yerine geçti. "Keşke görmez olaydım."

Serkay başını tabağından kaldırdı ve ona onaylamaz bakışlar attı. "Aşk olsun Yalın."

Gülmemi tutamadığımda kıkırdadım ve yerime geçtim. Serkay'ın gelmesi iyi olmuştu bence. Kuzenlerimle vakit geçirmeyi seviyordum.

Onur ve Yamaç abim de yerlerine geçtiğinde lazanyalarımızı yemeye başladık. Yemek sesli geçiyordu çünkü Serkay susmak bilmiyordu. Hep anlatacak bir şey buluyordu.

Yemekler yendiğinde ve etraf toparlandığında Serkay bavulunu sırtlamış ve en üst kata çıkarmıştı. Odama girmeye çalıştığında ise Yalın onu durdurdu. "Ne oluyor?"

"Yağmurumla kalacağım." Dedi Serkay ne var dercesine bakarak.

"Yok öyle bir şey. Kalacaksan benimle kal. Kardeşime sırnaşma." Yalın onu omzundan tutarak kendi odasına soktuğunda Serkay bir şey yapamamıştı.

Serkay gözlerini devirdikten sonra bavulunu Yalın'ın odasına soktu ve yere yatırıp açtı. İçinden bir şeyler ararken de söylendi. "Sanki yedik kardeşini."

"Yedin." Yalın nispet yapar gibi yanıma geldi ve Serkay'ın gözüne soka soka kolunu omuzuma attı. Aklı sıra onu kıskandıracaktı.

Serkay bavulundan bir eşofman takımı çıkardıktan sonra ikimizi de kapı dışarı etti ve odanın kapısını kapattı.

Yalın şaşkınlıkla kapanan kapıyı baktı ve inanamayarak mırıldandı. "Odamı işgal etti resmen."

Sinsi bir şekilde sırıttım ve Serkay'ın da duyması için yüksek sesle konuştum. "Üzülme Yalın. Benim odamda da kalabilirsin."

Yalın ne yapmak istediğimi anladığında bana gururla baktı ve alnımdan öptü. "İşte bu be!"

Kapı hızla açıldığında ve üzerini değiştirmiş olan bir Serkay belirdiğinde ikimiz de ona kalkık kaşlarla baktık. O ise kalbini tutmakla meşguldü. "Bunu bana nasıl yaparsın Yağmur?"

Yalnızlığımı alamaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin