Bölüm 43: dertleşmeler ve birbirini anlamalar

Start from the beginning
                                    

Salona indiğimde konuştukları şeye ara verdiler ve bana baktılar. Babam oturduğu koltukta yana kaykılıp eliyle koltuğa vurduğunda yanına geçip oturdum. Yanımda oturan Rutkay abi elini başımın üzerine koymuş ve saçlarımı sevmişti.

Herkes bana merakla bakmaya başladığında yönümü Alihan abiyle çevirdim ve her şeyi kafamda toparladıktan sonra anlatmaya başladım.

Yüz ifademi düz tutmaya çalışsamda hissettiğim korkuyu ele veriyordum. Yanımda oturanlar da bunu anladığında bana destek olmak için elimi sıkıyor ya da elini sırtımda gezdiriyordu.

Konuşmamı bitirdiğimde babam sinirle ayağa kalktı ve salonda volta atmaya başladı. "Bir daha çalışmayacaksın."

Ona hak verdiğim için başımı salladım ve gözlerimi kucağımda tuttuğum ellerime çevirdim. Benim saçma sapan şeylerim yüzünden zarar görelim istemezdim. Çalışmazdım olur biterdi.

Babam amcaları, Alihan abiyi ve Doğu'nun babasını peşine takıp gittiğinde evde sadece kuzenlerle kalmıştık.

Yine araştırma yapmaya gidiyorlardı ama işleri hep başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Neden bir şey bulamadıklarını ise hala anlamış değildim. Kafede veya sokakta kamera kayıtları olmalıydı ya? Belki de buluyorlardı ama bize anlatmıyorlardı.

Kafam her zamanki gibi karmakarışıktı.

Dirseklerimi dizlerime yasladıktan sonra yüzümü avuçlarıma gömdüm ve düşünmeye başladım. Ne kadar düşünsemde işin içinden çıkamıyordum.

"Fazla düşünmemeye çalış." Rutkay abim elini sırtımda gezdirerek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Başarıyordu da.

"Bir şeyler yiyelim. Ne sipariş vermemi istersiniz?"

Dinçer abinin sesiyle başımı ellerimden kaldırdım ve diğerlerine baktım. Serkay bu dediğiyle anında derin düşüncelere dalmıştı. Ne yiyeceğine karar veremiyor gibiydi.

Yanımda oturan Rutkay abim bana sorarcasına baktığında omuz silkmekle yetindim. Aç değildim, o yüzden kafalarına göre alsınlardı.

Serkay ne istediğini bulmuş olacak ki gözleri anında parladı. "Kıymalı pide fena olmaz."

Dinçer abi başını onaylar anlamında salladıktan sonra gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Başka bir isteğiniz var mı? Doğu? Yağmur?"

Doğu bu dediğine başını iki yana sallayıp ayağa kalktı. "Ben gideyim."

Yamaç abim ona kaşlarını çatarak baktı ve gözleriyle kalktığı yeri gösterdi. "Nereye oğlum. Otur oturduğun yerde."

Doğu birkaç saniye bana baktıktan sonra gözlerini kaçırdı ve tekrar abime baktı. "Yağmur'un iyi olduğunu da gördüm artık gideyim."

"Babası gidince nasıl korktu da kaçıyor." Diye mırıldandı Serkay ağzının içinden.

Kayhan abi bu dediğinden ötürü kardeşinin ensesine bir tane vurdu. "Adam ol."

Onur abi ikisine de gözlerini devirdi ve Doğu'ya başını salladı. "O zaman Kamil abi seni eve bıraksın. Yalnız gitme şimdi."

Doğu bunu onayladığında Yamaç abim de ayağa kalktı. "Ben seni geçireyim." Doğu bize son kez gülümsedikten sonra abimle birlikte salondan çıkıp gözden kayboldular.

Dinçer abi dikkatleri tekrar üzerine çekmek için telefonunu havada salladı. "Herkes tamamsa arıyorum?"

Pelin avuçlarını dizlerine vurdu ve arkasına yaslandı. "Ara bir zahmet."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now