Bölüm 36: sinirlenmeler ve gidişler

Start from the beginning
                                    

Başımı ıslattığım kazağından çektim ve gözyaşları içinde yüzüne baktım. "Yemin ederim söyleyecektim."

"Biliyorum." Yanaklarımı kurulamaya başladığında kendimi az da olsa anlaşılmış hissettim.

İç çekti ve sırtımı birkaç kez patpatladı. "Sen eşyalarını topla, bende babama bakayım."

Islak gözlerimi kuruladım ve başımı salladım. Bana hafifçe gülümsedikten sonra odadan çıktı ve kapıyı kapattı.

Hissettiğim yorgunluk ve üzüntüyle kendimi yatağa bıraktım ve dümdüz karşımdaki duvarı izlemeye başladım. Yaşlar akmayı bırakmıştı ama kendimi hala berbat hissediyordum.

Babamın güvenini kırmıştım ve bu canımı çok yakıyordu.

Kapı çalınmadan açıldığında kimin geldiğine bakmak için başımı kaldırmadım. Duvarı izlemeye devam ettiğim vakit göz açımı Pelin kapattı. Önümden geçip yanıma oturdu ve dizimdeki elimi tuttu.

"Olanları duydum. Üzülme Yağmur, her şey yoluna girer elbet." Dedi beni yatıştırmak isteyen sesiyle.

"Her şeyi mahvettim." Dedim başımı iki yana sallayarak.

Elimi sıktı bana destek vermek ister gibi. "Aldığın mesajları söylemememen kötü olmuş ama bilerek bunu saklayacağını sanmıyorum."

Gözlerimi ona çevirdim ve kendimi açıklamaya çalıştım. "Döndüğümüzde söyleyecektim. Birkaç gün de olsa bu konuyu düşünmelerini istemedim."

Onur abinin yaptığı gibi bana hafifçe gülümsedi. "Biliyorum."

Onur abi.

Dediğim şeyi yeni yeni idrak ettiğimde hissettiğim tek şey şaşkınlıktı. Düşünmeden öyle geçirmiştim içimden. Abiliğini hissettirdiği için öyle söylemiştim.

Yanımdan kalktı ve kenarda duran bavulu yere koyup açtı. "Sana yardım edeyim."

Bende yerimden kalktım ve dolaba adımlayıp kıyafetlerimi çıkardım.

⚡️⚡️⚡️

Apar topar köy evinden ayrılmıştık. Nenem ve dedeme veda etme fırsatım bile olmamıştı. Babam ciddi bir ifadeyle bizi arabalara sokmuş ve yola koyulmuştuk.

Geride kalanlara veda edemediğim için gözlerim dolu doluydu. Camdan dışarıya bakıyor ve ne kadar aptal olduğumu düşünüyordum. Her şeyi mahvetmiştim, herkesin huzurunu bozmuştum.

Onlara layık değildim işte.

Kendimi daha fazla tutamadığımda gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ses çıkarmamaya çalışarak sessizce ağladım ve akıp giden yolu seyrettim.

Yanımda oturan Yalın elimi tuttu ve üzerine bir öpücük kondurdu. "Ağlama artık Yağmur."

Dikiz aynasından babamla göz göz gelmeye çalıştım ve pişmanlıkla konuştum. "Özür dilerim baba."

Bana birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini tekrar yola çevirdi. "Sil o gözyaşlarını."

Dediğini yaptım ve gözyaşlarımı sildim. Yerine yenileri eklendiğinde Yalın bu işi devralmış ve yanaklarımı kurulamaya başlamıştı.

"Lütfen bana kızma, benden nefret etme." Dedim ağlamaya devam ederek.

Benden nefret edecek ve beni artık sevmeyecek diye ödüm kopuyordu. Bende sevilmek istiyordum ve babam bana o duyguyu zaten hissettiriyordu. Ona sadece sarılmak istiyordum.

Bunu dememle arabada bir sessizlik oluştu. Babam ve Onur yutkunurken Yalın da duraksamıştı, ama yanaklarımı kurulamaya devam etmişti.

"Öyle şeyler düşünme. Ağlamayı bırak ve sakinleş." Dedi babam şefkatli bir sesle.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now