Bölüm 25: mesajlar ve endişeler

Почніть із самого початку
                                    

Serkay ne zaman birisini gülümsetebileceğini iyi biliyordu. Herkese böyle bir kuzen lazımdı şahsen. Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım.

Yalın oturduğu yerde dikleşti ve kapalı kapıyı gösterdi. "Çıkın bari de hazırlanayım. Babam şimdi gelir."

Serkay ona çapkınca göz kırptı. "Bende çıkayım mı Yalıncığım."

Uyandığımdan beri sessizliğini sürdüren Pelin yüzünü buruşturarak kapıya doğru adımladı. "Kusacağım sanırım."

Hepimiz onun peşinden çıktık ve kapının önünde beklemeye başladık. Çok geçmeden babam koridorda göründüğünde içim rahatlamıştı.

Yanımıza vardığında saçlarımdan öptü ve bana gülümsemesini gönderdi. Ama bu gülümsemede bir yapaylık vardı. Sanırım sabaha kadar araştırma yapmışlardı. Çok yorgun görünüyordu.

Kapı açıldığında Yalın karşımızda belirdi. "Hazırım, gidebiliriz."

Babam başını salladı ve ortamıza geçerek bir kolunu bana, diğer kolunu da Yalın'a sardı. Başıyla kuzenlere bir işaret yaptı. "Sizde geçin önüme haytalar. Gözümün önünde yürüyün."

"Bende mi haytayım amca?" Dedi Pelin dudağını bükerek.

"Değilsin kızım."

Pelin memnuniyetle baktıktan sonra yürümeye başladık ve asansörü kullanarak aşağı kata indik. Hastanenin dışına çıktığımızda abilerin burada olduğunu gördüm. Ellerinde poşetler vardı ve bizi bekliyorlardı.

"Eve geçelim, orada rahatça konuşur ve bir şeyler yeriz." Dedi babam herkese hitaben.

Abiler ve Onur başlarını salladıklarında arabalara geçtik ve yola koyulduk. Çok geçmeden eve vardığımızda arabadan indik ve içeri girdik.

Amcalar gelmişti bile ve salonda tartışıyorlardı. Yengeler de yemek masasına oturmuş ilgiyle onları dinliyordu.

İdil yenge bizi gördüğünde yerinden kalktı ve Yalın'la beni kollarının arasına aldı. "Bebeklerim benim." İkimizin de yanaklarından öptüğünde Nur ve Seda yenge de bize sarılmıştı.

Babam elini Yalın'ın yanağına koydu ve başını eğdi. "Sen odana çık oğlum, dinlen biraz. Sizde çocuklar." Son cümleyi söylediğinde bize bakmıştı.

Yalın onu onayladığında ben, Poyraz, Pelin ve Serkay da onun peşinden gittik. Diğerleri aşağıda kalacak ve araştırmalara devam edecekti.

Yukarı çıktığımızda ilk önce kendi odama girdim ve dolaptan birkaç kıyafet alarak banyoya ilerledim. Kısa bir duş aldıktan sonra üzerime gri bir eşofman ve lila bir kazak geçirdim. Islak saçlarımı taradım ve salık bıraktım.

Tüm işlerimi bitirdiğimde Yalın'ın odasına geçtim. Kuzenler de buradaydı. Yalın yatağa uzanmış, diğerleri de bağdaş kurarak oturmuştu.

Serkay beni gördüğünde göz kırptı. "Gözümüz yollarda kaldı."

Ona gülümsediğim sıra Yalın eliyle yanına gelmemi işaret etti. Kolunu kaldırdığında başımı göğsüne koydum ve ona sarıldım. Kalp atışlarını duyduğumda yutkunmadan edememiştim.

Yalın gerildiğimi anladığında etrafıma sardığı kollarını sıkılaştırdı ve saçlarımdan öptü. Sırtımda gezinen eli rahatlamama yetmişti.

Serkay ellerini çenesinin altına koydu ve bize hülyalı bir şekilde baktı. "Çok güzelsiniz."

Yalın bu dediğine kıkırdamadan edemedi. "Değil mi?"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now