Bölüm 20: fotoğraflar ve geçmişler

Start from the beginning
                                    

Elimi korka korka fotoğraftaki yüzüne götürdüm ve fısıldadım. "Ona gerçekten de benziyorum."

Yanımda oturan Asaf bey elini omuzuma koyduğunda yutkundum. Annemin fotoğrafını gördükten sonra farklı duygular hissetmeye başlamıştım. Onun bu dokunuşu ise ev gibiydi.

Hissettiğim şeyler fazla gelmeye başladığında dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtı. Yönümü babama çevirdim ve başımı göğsüne gömüp ona sarıldım.

İlk başta şaşırsa da bu şaşkınlık çok sürmemişti. Kollarını anında etrafıma dolamış ve bana aynı şekilde sarılmıştı. Yüzünü boynuma gömmüş ve iç çekmişti.

On yedi yılın sonunda gerçek babamı bulmuş ve onu bırakmak istemezcesine sarılmıştım. Üvey babamın yaptıklarından sonra onlara bağlanmam zor olur diye düşünmüştüm ama annemin fotoğrafını gördükten sonra bu değişmişti.

Çok acılar çekmiştim ama sonunda aileme kavuşmuştum.

Tekrar hıçkırdım ve gözyaşlarımı babamın gömleğine akıttım. "Keşke bende annemi tanıyabilseydim."

Biraz geriye çekildi ve yüzümü avuçları arasına alıp baş parmaklarıyla yaşlarımı silmeye başladı. "Ağlama güzel kızım."

Mavi gözleri dolmuştu ağladığımı gördüğünde. Gözlerinde saf acı vardı. Dağ gibi bir adamdı ama içinde neler gizlediğini kimse bilemezdi.

Ben sakinleşene kadar yanaklarımı kurulamaya devam etti. Biraz kendime geldiğimde alnımdan ve saçlarımdan birer kez öptü.

Rutkay abi yutkunduktan sonra uzaklara daldı. "Seni çok seviyordu."

Babam ıslak gözlerini kuruladı ve gülümsemeye çalıştı. "Bir eli hep karnındaydı. Bütün çocuklarını çok seviyordu ama senin kız olacağını duyduğunda sana ayrı bir bağlandı."

Rutkay abi bakışlarını izlediği duvardan alıp bana çevirdi. "Yedi yaşındaydım ama dün gibi hatırlıyorum ne kadar heyecanlı olduğunu. Gün sayıyordu seni kucağına almak için."

Sessizliğini koruyan Onur konuşmaya başladı. Hep sert bakan gözleri dolmuştu ve ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi. "Senin öldüğünü öğrendiğinde inanmak istemedi. Çok üzüldü, günlerce ağladı, yataktan çıkamadı. Seneler sonra tam toparlandı derken..." Son cümlesini yarıda kesti ve yumruğunu sıktı.

Rutkay abi boğazını temizledi ve babama baktı. "Hazır annemin konusu açılmışken anlatalım bence."

Yalın birden ayaklandı ve bize bakmadan hızla konuştu. "Ben odama çıkıyorum." Koşar adımlarla gözden kayboldu.

Üç haftadır merak ettiğim konuyu sonunda konuşacaktık. Aslında onlar anlatacaktı ve ben dinleyecektim.

"Yasemin sana hamile olduğunda çok sevinmiştik. Bir kızımızın olacağını duyduğumuzdaysa havalara uçmuştuk. İlk başta da anlattığım gibi; hamileliği zorlu geçmişti ve doğumda birkaç komplikasyon oluştu. Bebeğin ölü dolduğunu öğrendiğimizde toparlanamaz hale geldik."

Bu kısmı bana gerçekleri söylediğinde anlatmıştı. Doğumda komplikasyonlar oluştuğunu ve ölü gösterildiğimi biliyordum. Tek soru bunun kimin yapmış olduğuydu.

"Yasemin o günden sonra kendini kaybetti. Acı çekiyorduk ama çocuklarımıza da yansıtmamaya çalışıyorduk. Yamaç ve Yalın daha küçüktü ama Onur ve Rutkay anlıyordu neler döndüğünü."

Bu çok kötü bir durum olmalıydı. Aylarca karnında taşıdığın ve dört gözle beklediğin kızın ölü doğuyordu. Aklımda canlandıramıyordum bile.

"Aradan seneler geçti. Herkes gerçekten toparlanmaya başlamışken üç sene önce Yasemin tehdit mesajları almaya başladı. Kim olduğunu araştırsak da çok iyi gizleniyordu." Duraksadı ve derince yutkundu. Gözünden bir damla yaşın akmasına izin verdi ve anlatmaya devam etti. "Yıllar geçse de her hafta en az bir kere seni ziyaret etmeyi unutmazdı. Bir gün... Yasemin'in kaza yaptığını öğrendik. Frenleri patlamıştı. Bunun kasıtlı yapıldığını hepimiz çok iyi biliyorduk. Mesajları almasının üzerinden birkaç hafta geçtikten sonra gerçekleşmişti bu olay."

Bu çok korkunçtu. Beklediğim şey bu değildi. Annem resmen öldürülmüştü ama bunun kimin yaptığını hala bulamamışlardı.

Babam devam edemeyince Rutkay abim devraldı. "Annem çok ağır yaralanmıştı. Ameliyattan çıkması bile mucizeydi. Bir hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra vefat etti."

Onur derin bir nefes aldıktan sonra arkasına yaslandı ve ekledi. "Yaşanan olayların hepsi bağlantılı. Seni ölü göstermeleri ve annemin ölümü."

Yamaç abim yüzümdeki ifadeyi gördü ve bir elini sırtımda gezdirdi. "Sana bunu anlatmayı erteledik çünkü korkmanı istemedik. Bunu her kim yaptıysa hala dışarlarda bir yerde. Babamlar gece gündüz araştırıyor onu bulabilmek için."

"Merak etme, çok az kaldı." Dedi Rutkay abi bunun üzerine.

"O yüzden Yalın'la aynı sınıftasınız. Her şeyi içinde bir yerlerde oturtması için herkesten uzaklaşmak istedi ve terapilere gitti." Diye ekledi babam.

Yutkundum ve önümdeki masayı izlemeye başladım. Böyle bir şeyi anlatacaklarını asla tahmin etmemiştim. Hassas bir konu olduğunu biliyordum ama bu kadarını düşünmemiştim.

Kuruyan gözlerim tekrar dolduğunda kendimi durduramadım. Annem bir cinayete kurban gitmeseydi şu an yaşıyor olurdu. Yaşıyor olurdu ve benim yaşadığımı da görürdü. Onu asla tanıyamayacak olmam ve onunla asla konuşamayacak olmam kalbimin acımasına neden oluyordu.

Yamaç abim bana belimden sarıldı ve çenesini omzumun üzerine koydu. Yanağımdan ufacık öptü. "Beraber iyileşeceğiz."

Başımı salladım ve yanımda oturan babamın elini tuttum. Yalnız hissetmemeye çok ihtiyacım vardı.

⚡️

Annelerine de ne olduğunu böylelikle öğrenmiş olduk. Başlasın kaos!

Diğer bölümde görüşmek üzere!

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now