Gökçen (11)

1.5K 132 12
                                    

GÖKÇEN (11)

Paslı aynanın yanında tek bir mum yanmaktaydı, odayı aydınlatan tek şey oydu. Odanın geri kalanı karanlıktaydı. Reis yatağında oturuyor, birilerinin gelmesini bekliyordu. Zilinin ipini çekmişti ama kimse gelmemişti. O da sabırla beklemeye devam etti. Eşini de uzun zamandır görmemişti. En son kulaklarında haykırışlarını duymuştu, askerleri bir kurtuluş umudu olarak görmüştü o, suratındaki hayal kırıklığını hala zihnine canlı bir şekilde yansıtabiliyordu.

"Benden kolayca kurtulabileceklerini sanıyorlardı," dedi kendi kendine. Bu sadece hırs meselesi olmaktan çıkmıştı, bu topraklar onundu ve burada onun kuralları geçerliydi artık. Bu gerçeği kimse değiştiremeyecekti.

Kapısı aniden açıldığında eşinin ona nefretle bakan gözlerini gördü. Gelinliğiyle karşısına geçip ona hazır olduğunu söylediği an aklına gelmişti, şimdi karşısındaki kişi onu sevmiyordu, onu bir düşman gibi görüyordu. Onu yaşatmasının bedeli bu mu olacaktı? Ona en çok destek vermesi gereken kişi oydu hâlbuki. En büyük hayal kırıklığını asıl kim yaşıyordu? Eşinin arkasında başka kimseler de vardı, gerçi bu zaten beklediği bir şeydi. İsyanın kaçınılmaz olduğunu biliyordu aslına bakılacak olursa. Ama bu isyanın başında eşinin olacağı sürpriz olmuştu ona da.

İçeri girenler arasında Dr. Ferhat ve ona uzun zamandır hizmetkârlık yapan insanlar vardı. Onlara kendinden emin bir şekilde bakarak: "Demek köleler ayaklandı!" dedi. Sesindeki alaycılık rahatsız edici boyutlardaydı.

"Bu insanlara köle muamelesi yapmana müsaade etmeyeceğiz bundan böyle," diye atıldı hemen doktor.

"Hayhay efendim. Başka ne arzunuz vardı?" diye karşılık verdi Reis dalga geçerek.

"Bu delilik burada bitmeli," dedi Meltem sert bir dille.

"Bence de bitmeli hayatım. Bu isyanınız eğlendirdi beni, ama artık sıkıcı olmaya başladı," dedi Reis alay etmeyi sürdürerek.

"Bana hayatım demeyi de bırak!" diye çıktı Meltem'in sesi karşılık olarak.

"İstediğin kadar inkâr et, sen benim olmaya devam edeceksin hayatım," dedi Reis. İfadesi Meltem'i korkutan Reis ifadesine dönüşmüştü. Sözlerini söylerken gerilmişti yüz hatları ve her an saldıracakmış gibi bakıyordu ona.

Meltem ve doktor en önde duruyorlardı, arkalarında ise endişeli bakışlarla hizmetkârlar dikiliyorlardı. Reis onlara acıyan gözlerle baktı önce, ardından protez kolunu kaldırdı. Meltem bu hareketi biliyordu, askerlere ateş açmaları için adamlarına bu hareketi yaparak sinyal vermişti. O anda karanlıktan adamlar çıktı ve ardı ardına ateş açmaya başladılar. Tüm hizmetkârlar kanlar içinde yerde yatıyorlardı, ama Meltem ve doktora ateş edilmemişti.

"Dua et ki doktor, işime yarıyorsun," dedi Reis doktora bakarak, sonra Meltem'e döndü: "Ve sen... Yazıklar olsun sana."

Adamlarına sıradaki emrini verirken yüreğinde merhamete yer yoktu: "İkisini bağlayın ve kilit altında tutun. Onlarla işim bitmedi."

VaroluşOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz