Yiğit (4)

2.8K 158 11
                                    

Başlangıç Notu: Bu bölüm Poyraz (4) bölümünün devamıdır. Poyraz'ın grubunun en son neler yaptığını hatırlamak istiyorsanız öncelikle bu bölümü okumanız önerilir.

YİĞİT (4)

Çadır kente yaklaştıkça eski hayatına dair anılar da zihninde peşi sıra dönüp durmaya başlamıştı. Bir zamanlar okuduğu üniversitenin sınırları içindeydiler. Gitarını ilk aldığı zaman nasıl da mutlu olmuştu, annesinin doğum günü hediyesiydi ona. Babası onun bir mühendislik bölümünde okuyup geleceğini garantiye almasını arzu etmişti, ama annesinin de yardımıyla babasını konservatuar bölümünde okumak istediğine ikna etmişti. Ama babası etkili bir konuşma yapmış ve artık tek kuruş harçlık vermeyeceğini söylemişti.

Annesi babasından gizli para gönderiyor olsa da Yiğit de bir sürü farklı işte çalışmıştı. Zaten lisedeyken de yazları çalışırdı, bunu pek gurur meselesi yapmamıştı bu yüzden. Sokak müzisyenliği bile yapmıştı. Bu sayede de bir sürü çevre edinmişti. Bahar şenliklerinde grubuyla minik bir konser verme şansı bile olmuştu, ama grup arkadaşlarıyla istediği gibi bir takım çalışması yapma fırsatı bulamamışlar ve kısa zamanda da dağılmışlardı.

Anılar zihninin içindeki siste tekrar kaybolmaya yüz tuttuklarında: "Ancak buraya kadar gelebilirim," diye uyardı arkadaşlarını. "Çadırlar az ileride başlıyor. Metro hemen şurada ve devamında da insanları görürsünüz zaten."

Poyraz'ın da kendisi gibi anılarla kuşatılmış olduğunu görebiliyordu. Onun da eski hayatı burada geçmişti. Yiğit'in dediklerini duyunca: "Senin geride kalman daha iyi olur, seni görürlerse pek hoş karşılanmayacağımızı tahmin edebiliyorum ben de," diye belirtti.

"Hoş karşılanmanız mesele değil burada, anlamıyor musun? Benim varlığımı duyduklarında sizi kabul etseler bile beni dışarıda bırakmak isteyeceklerdir," diye karşı çıktı Yiğit durum karşısında.

"Bahsettiğin insanları bir de ben, kendi gözlerimle görmek istiyorum Yiğit. Anlayış göster bana da. Zamanında ülkenin dört bir yanında farklı üniversitelerde hocalık yaptım, halkın içinden bir sürü insan tipiyle iletişime geçmem gerekmişti mesleğim icabı. Dediğin tarzda insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini de biliyorum. Onları ikna edebileceğime inanıyorum."

"Bu insanlar körler anlıyor musun? Ne dersen de, ben onlara göre aykırı bir insanım ve onların arasında yerim yok."

"Sen onlara anlayış gösterirsen, onlar da seni aralarına alacaklardır. Biraz da şu açıdan düşün: Birbirimize muhtacız. Şu anda fikir ayrılıklarının bir önemi yok. Hepimiz bir arada olmak zorundayız."

"Bunun gerçekten de sen olduğuna inanamıyorum dostum. İlk başlarda seni daha sert biri olarak düşünmüştüm."

Poyraz, Yiğit'e konu hakkında söyleyeceği son sözü söylemeden önce omzuna samimiyetle dokundu: "Öyle biri olmak istemiyorum, nasıl bir dünyada olursak olalım, kötü olan biz olmayacağız."

"Peki nasıl yapacağız? Beni tek başıma burada mı bırakacaksın, planın bu mu?" diye sorguladı bu sefer Yiğit, Poyraz'ın yapmaya çalıştığı şeyi.

"Asla seni burada bırakmam ve en önemlisi Yeliz'i bir daha bilmediğim yabancı bir mekana sürükleyemem. Üçünüz beni metronun arka tarafında beklersiniz, orası güvenli gibi duruyor. En azından etrafında üzerine yıkılacak bir bina yok. Ben tek başıma gideceğim ve onlarla konuşacağım."

Yeliz hemen Poyraz'ın elini tuttu. Ondan ayrılmak istemiyordu, ama Poyraz gülümseyerek yapılması gerekenin bu olduğunu açıkladı ona. Kerem ise iyice sessizliğe bürünmüştü. Bu konularda söz sahibi olmadığını düşünüyordu anlaşılan. Sadece grubu takip ediyordu.

VaroluşWhere stories live. Discover now