William (2)

2.1K 140 16
                                    

WILLIAM (2)

Helikopter, demir atmış bir şekilde okyanusun ortasında duran devasa geminin ortasındaki piste inişini gerçekleştirmişti. Bu zırhlı gemi her türlü konforu sunan ve tüm insani ihtiyaçların giderilmesini amaçlayan bir proje olarak başlamıştı hayatına. Ama şimdi burada, dünya üzerinde gerçekleşen bir felaketin ardından, dünyanın geri kalanını kendi haline bırakan bir avuç insan barınıyordu. Çoğu ülkenin başkanları, bakanları, milletvekilleri, büyükelçileri, akademisyenleri arasından kaçabilenlerin büyük bir çoğunluğu buradaydılar.

Ortak bir amaç uğruna burada olsalar da her ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyordu. William işte buna çok gülüyordu. Artık ortada bir ülke kalmamıştı. Ne bayrak ne de toprak parçasını gözü görüyordu insanların. Herkes hayatta kalma derdindeydi. İnsanların geri

kalanı orada yaşam savaşı verirken bunlar burada stratejik toplantılar yapmaya devam ediyorlardı.

Tüm ülkelerin başkanlarının temsili olarak bayraklarının asılı olduğu bir kabinden toplantıyı takip edebildiği genişçe bir odaya götürüldü. Öğrendiği yeni bilgileri bilimin ışığında ülkelerin ileri gelenlerine sunacaktı ve belki de bir umut, en sonunda bir çözüm arayışına girilebilirdi.

Ortada kürsüye benzer bir masa ayarlanmıştı ve mikrofonu takılı bir şekilde William'ın konuşması bekleniyordu. O da hemen konuya giriş yaptı.

"Geç Kretase dönemi paleontologlar için önemlidir, çünkü tüm insanların en iyi bildiği jeolojik süreçlerden birini içerir. Dinozorların tam olarak açıklanamayan bir şekilde yok olduğunu biliyoruz. En çok üzerinde durulan teorilerden biri de Asteroid Teorisi'dir. Bu teoriye göre 10 km. çapında bir asteroid dünyamıza düşmüş ve dev bir krater oluşturmuştur. Bu çarpmanın sonucunda açığa çıkan enerji ve bu enerjinin oluşturduğu toz bulutunun atmosferde çok uzun bir süre kalması söz konusu olmuştur. Çok uzun süren bu dönemde bitkilerin fotosentezi ve birçok canlı da bu olaydan etkilenmiştir."

Su içmek için bir süre konuşmasına ara vermişti. O esnada meslektaşlarından birisi hemen araya girdi. Aksanına bakılırsa Alman olması yüksek olasılıktı, zaten adamın sarı saçları da bu tahminini destekliyordu.

"Bahsi geçen teoridekinin meteor olduğu kesin değil, bir kuyruklu yıldız olduğu yönünde de iddialar vardır," diye konuya başka bir boyut kazandırmaya çalışmıştı.

William yanında getirmiş olduğu taşların yer aldığı ufak torbayı herkese göstererek: "Yukatan'a zamanında gitmiştim ve kendi gözlerimle oradaki kayalarda yeriçi kökenli olmayan iridyum yoğunluğunu inceleme imkânım olmuştu. Arabistan'daki krateri de görmeye gittim ve oradaki kayalarda aynı yoğunluğu fark etmemek olanaksız, bunu size temin ederim," diye anlattı hararetli bir şekilde.

"Bizi meteor ya da kuyruklu yıldız olması ilgilendirmiyor zaten," diye söze karıştı birisi. William, bu güzel kadını niye daha önceden fark etmediğini düşünerek kendisine kızdı. Ceketinde kırmızı zemine yerleştirilmiş ay yıldızlı bayrağı takılıydı kural gereği. Burada herkes temsil ettiği ülke sürekli belli olsun diye bayraklarını yanlarında taşımak zorundaydı.

"Haklısınız güzel bayan," diye William karşılık verdi kadına ve sözlerine devam etti.

"Şu anda demin size anlattığım toz bulutunu görüyorsunuz kendiniz de zaten. Ama asıl olay burada bitmiyor. Bu bulut yüzünden dünyamız bir seraya dönüşüyor gitgide ve dünya çapında oksijenin sıkışması sonucu sürekli kendiliğinden meydana gelen yangınların etkisiyle karbondioksit yoğunluğu iyice artıyor, bu da korkarım dünyamızın karşılaşacağı en uzun kışlardan biri olacak. En kötüsü de bunun nükleer bir kış olması."

Tekrar bardağına su koydu, suyunu içmeden önce onu takip eden gözlere baktı ve sözlerini şu şekilde bitirdi: "Bir eserden alıntı yapmak gerekecek olursa, gerçek anlamda Kış Geliyor, dostlarım."

VaroluşWhere stories live. Discover now