Gökçen (4)

2.7K 198 4
                                    

GÖKÇEN (4)

Gözlerini açana kadar hiçbir şey hissetmemişti. Kendini doktorun ameliyat masasında bulduğunda her şeyi hatırlamıştı. Sol kolu kopuk bir vaziyette, buzla doldurulmuş büyük bir kapta duruyordu masanın dibinde. Doktor ameliyat için hazırlık yapıyordu. Yardımcı olması için eski hayatında ebelik yapmış bir kadını getirtmişlerdi.

Duyduğu acı her geçen saniye artıyordu. Ter ve kan kokusu burnuna gelmeye başladığında ise kendi sağlığı için de endişe duymaya başlamıştı. Koca bir ışık gözüne doğru geliyor ve başını döndürüyordu. Üç akünün bağlandığı kocaman bir set lambası ameliyat masasının yakınına konmuştu. Ama onun gördüğü ışığın kaynağı o büyük lamba değildi. Evlendiği gün giydiği gelinliğin aynısıyla eşi başında duruyor, alnından onu öpüyordu. Gülümsemesini ne kadar da çok özlemişti eşinin. Gelinliğin etrafından ışıklar saçılıyordu ve o anda bile farkındaydı ki bu gördükleri, ışıklar da dâhil olmak üzere tamamen hayaldi.

“Yaşam kaynağım… Çok az kaldı… Yakında bir aradayız…” diyordu eşinin yumuşacık sesi kulağının dibindeymişçesine.

Dr. Ferhat, Reis’in ayılmaya başladığını fark ettiğinde dürüstçe ona durumu özetledi: “Elimden geleni yapacağım, ama hiçbir şey için söz veremem. Ben genel cerrah değilim, bu tür bir ameliyat hiç yapmadım. Sol kolunuzu tamamen kaybetmiş olabilirsiniz, buna hazırlıklı olmalısınız. En kötüsü de ameliyat boyunca sizi yeterli düzeyde uyutacak ilacımız yok, şimdiden yaşayacağınız acılar için özür dilerim.”

Reis başını sallayarak: “Özür dileme doktor. Bu acı hiçbir şey,” dedi. Gözlerini yine kapadı, belki yine acıyı duymayacağı umuduyla. Ama acı hala oradaydı, buna neden olan, kılıcın kendisi kadar keskin bir acıydı.

“O halde başlayalım mı?” diye sordu doktor hemen. Reis ise soruyu duymazlıktan gelerek başka bir şey sordu: “O nasıl?”

Doktor, karşısındaki adamın acısını asıl neyin dindireceğini biliyordu. Gülümseyişinde samimiyet vardı ve bu samimiyetini ses tonuna da yansıtarak yanıt verdi: “Nefes alış verişi düzeldi. İlaç bedenini rahatlattı. Size mutlulukla söyleyebilirim ki eşiniz yakında gözlerini açacaktır.”

Reis duyduğu sözlerin tesiriyle yüreğine doğru huzurun yayılmaya başladığını hissetti. Yerde Reis’i kanlar içinde bulduklarında, yakınında duran ilaç kutularının ne olduğunu anlamasını umduğu doktorun, eşine hemen ilaçları vereceğine güveniyordu zaten.

“Artık başlamamız lazım, çok kan kaybettiniz,” diye uyardı doktor. Yanında duran ebe ise heyecandan titremekteydi, ameliyat anında pek yardımcı olamayacak gibi duruyordu.

“Durun…” dedi kısılmaya başlayan sesiyle Reis. Söyleyeceği şeyin yapılmasını garantilemek için elinden gelen en sert tonda: “Bana Kerem’i çağırın,” diye emretti.

VaroluşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin