She would never know.

60 13 14
                                    

Onu istediğim gibi öpmeme izin verdi.

Üzerinde olmama ve hakimiyetimi bir anlığına kurmama...

'İlk seferki gibi...'

Damarlarımda atan nabzım yavaşça kalbimi hızlandırmak için yola çıktı.

Ancak ben ilk zamanki gibi heyecanlı olsam da onu hissetmek istedim.

Dudaklarımızın birleşmesi bir tsunami etkisi gibiydi, kırıcı ama canlandırıcı...

Kollarımı boynuna dolayıp üzerinde kıpırdandım.

Alt dudağını yavaşça öptüm, dilini üzerinde gezdirdiğimde ağzı beni memnuniyetle kabul etti.

Dilimi yavaşça içeriye soktum ve bana verdiği her şeyi yalayıp yuttum.

Tadı viski ve kötü kararlar gibiydi.

Tatlı ama karanlık...

Acımasız ama hoş...

Onu daha fazla içmek istedim.

Benim aksime sakin kalmaya çalışması boşunaydı, onu her zaman etkileyen kişinin ben olduğumu biliyordum.

'Bu beni saçma bir şekilde daha da heyecanlandırıyor...'

Belimdeki elleri yavaşça tişörtümü sıyırdı ve içeriye girdi.

Kendilerine ait bir yol belirleyerek üstelere doğru çıkmaya başladılar.

Dokunuşları ateşten bir çizgi gibi sıcaklığı arttırdı, baskıyı derinleştirdi.

Altındaki sertleşmeyi hissetmeye başladım.

Kesik kesik öpüşlerimin ardından geri çekildi.

Kısık gözlerle ona bakarken ne olduğunu anlamadan aniden beni koltuğa yatırıp üzerime çıktı.

Destek almak için omuzlarına şaşkınlıkla tutunduğumda şakağımdan öpüp gülümsedi.

"Normalde bir kadının üzerime çıkıp asla hakimiyet kurmasına izin vermem."

Konuşması ve sert sesi beni içinde yüzdüğüm o puslu rüyadan arındırdı.

Sırıtışına sırıtışla karşılık verdim.

"Ama ben diğerleri gibi değilim."

Yanağını öptüm.

"Benimleyken sana istediğim gibi davranırım."

Dudaklarım çenesine indi.

"İstersem seni altıma alır ve ezerim..."

Kolları titredi.

Kulağına eğilip fısıldadım.

"İstersem beni altına almana izin verir ve ezilirim."

Burnundan güldüğünü duyduğumda sırıtışım yüzümden silinmemişti.

Ne diyebilirdim ki..?

Onu kışkırtmayı seviyordum.

"Şu anda altımdayken böyle şeyleri kolaylıkla söyleyebiliyor olman takdire şayan..."

Bacaklarımı bacağı ile ayırıp aralarına girdi.

Bana her bir dokunuşu içime ufak ufak titremeler gönderse de sakin kalmaya çalıştım.

Beni öpmeden önce sahte bir şaşkınlıkla ona baksam da öpüşüne ve bedenimi istediği gibi yönlendirmesine izin verdim.

Boynundaki kollarımı sıkılaştırdım.

Ve koltuktan havalandığımı hissettiğimde bacaklarımı beline sarmakta tereddüt etmedim.

Ne diyebilirdim ki...

Onu özlemiştim.

Herkesten daha fazla ona ihtiyaç duymuştum.

'Beni bırakmasına izin veremezdim.'

Çünkü kollarımı ondan çekip düştüğümde ayağa kalkmak bir daha benim için çok zor olacaktı.

Onu kaybetmek ya da onsuz hayata devam etmek imkansızdı.

O sonu olmayan bir bağımlılık,

Can alıcı bir takıntıydı.

Sırtım yumuşak bir zemine değdiğinde düşüncelerimden ayıldım.

Kendimi ona bıraktığımdan hiçbir şeyin farkında bile değildim.

"Düşüncelisin..."

Çenemi okşadı.

"Neden?"

Sesinin mesafeli soğukluğu beni kendime getirdi.

Başımın iki yanına koyduğu kolları ve dikkatle gerilmiş olan yüzü az önce yaşadıklarımızı unutmuş gibiydi.

Onu sıkıntıya sokmak istemediğim için gülümsedim.

"Hmm...Sanırım birazcık gergin gibiyim."

Burnumun ucunu öptü.

"O zaman gerginliğini almama izin ver..."

***************

Gecenin karanlığını bozmak istercesine parlayan dolunay her tarafı güneşten çaldığı tüm ışığı ile aydınlatırken etraf sessizdi.

Çok sessiz ve sakin...

Soğuk gecede tek bir yaprak bile kıpırtısızdı.

Ancak hafif bir araba uğultusu ve ardından getirdiği toz her şeyi bozdu.

Arabayı süren kadın etrafındaki dinginliği ezdi, yok etti...

Zaten yaptığı tek şey de buydu.

Durmaya ise hiç de niyeti yoktu.

Telefonu çaldığında göz ucuyla konsoldaki telefonun ekranına baktı.

Arayan kişiyi görmesiyle beraber siniri katlandı ama sakinliğini korudu.

Arabayı patika yolda kenara çekti ve telefon çalmaya devam ederken soğuk geceye çıktı.

Uzun siyah paltosuna iyice sindi ve önüne gelen sarı saçlarını yüzünden çekti.

Telefonu açtı.

"Efendim..."

'Bu işin çok uzadığının umarım farkındasındır.'

Sinirle iç çekmemek için zor durdu.

'Garam öldü ama o sürtük her şeyi en başından beri planlamış. Bizden ve projeden oğlunun haberi var.'

Zaten bildiği şeylerin ona söylenmesi bir şey ifade etmiyordu.

'Bu durum, ailelere zamanında yerleştirdiğimiz diğer adamları tehdit ediyor, hükümet bunu öğrenirse mahvoluruz."

Dişlerini sıktı.

Moralinin bozulmasına izin veremezdi.

Bu proje onun eseriydi ve hiç kimse onu ellerinden alamazdı.

Sinirini yatıştırmaya çalışarak gülümsedi.

"Ancak casusların birer katil olduğunu da biliyorlar..."






Sasusaku ile kalın...

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now