Don't leave me this way.

74 16 11
                                    

Ayaklarımın altındaki çimlerin sıcaklığına rağmen ellerim buz gibiydi.

Parmak uçlarım soğuktan karıncalanıyordu, kafam karmakarışıktı, düşüncelerimi yöneten kısım işlevini yitirmiş gibiydi.

Nerede olduğumdan emin olamayarak etrafıma bakındım ama gözlerim tek bir şeye takılı kaldı.

Karşımda belli belirsiz bir siluet duruyordu.

Arkasında ise engin bir gökyüzü...

Yerimden kıpırdayamıyor olsam da ona bakakalmıştım.

Birazdan huzura kavuşacak olan yüzüne ve kederli bakışlarına...

Zihnimin gerisinde bir ışık belirdi, bir görüntü, bir ses...

'Hepsi benim suçum...'

Nefes alamadım.

Ağzımı açtım ama sesim çıkmadı.

"Özür dilerim..."

Gözlerimi açıp hızla yataktan kalktığımda gerilmiş bedenim acıyla büküldü.

Şoktan açılmış gözlerimle ter içinde kalmış ve avuçlarımın arasında buruşturduğum çarşafa baktım.

Kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi, saçlarımın diplerimden başlayıp yüzüme yayılmış olan teri hissedince yerimde rahatsızca kıpırdandım.

Bacaklarımı yavaşça yataktan sarkıttığımda gördüğüm rüyanın etkisi geçmeye başladı, halıya bastığımda gerçekliği idrak edebildim.

Ay ışığının vurduğu yatak odasında yine aynı kabus bana eşlik etmişti.

Kaşlarımı çattım ve derin nefesler alıp kalbimle vücudumun yatışması için kendime zaman tanıdım.

Gördüğüm rüya hep aynıydı, Mikoto'nun intihar ettiği yerde başlıyor ve onun gözlerimin önünde kaybolan bedeniyle bitiyordu.

Çok kısa bir andı.

Ama etkisi vurucu ve yok ediciydi.

Sistemimden yansıyan tepki de büyük oluyordu, çünkü içimde bir yerde duygularımı bu konuyla ilgili ifadesiz bırakan yerim, kalbimi attırıyordu.

Ancak sesimi çıkarmak istesem de sadece ağzım açılıp kapanıyordu.

Anneme yaptıklarından sonra ondan nefret etmeli ve ölmesine sevinmeliydim ama bir türlü yapamıyordum.

'Çünkü annem onu sevmişti, hata yaptığını bildiği halde ona güvenmişti...Ve kendi ayaklarıyla ölümüne gitmişti...'

Evet, annem ona celladı olsa bile güvenmişti.

Yavaşça banyoya doğru yürüyüp üzerimdekileri çıkarmaya başladım.

Mikoto ilk başta benim için önemli biri değildi, sadece tereddütle yaklaşmam gereken yeraltı üyesinden başka bir şey değildi.

Sadece annemle olan o 'arkadaşlık' bağı, bir zamanlar beni düşündürüyordu çünkü, benim bilmediğim bir şeyler bildiğine en başından beri inanıyordum.

Bu inancım doğru çıkmış olsa da zihnimdeki bir yan ise acımasız davrandığıma inanıp onunla empati yapıyordu ki beni geceler boyunca uyutmayan şey de buydu.

Onu geri getirip acılarını dindiremezdim.

Ya da benden özür dilerken gözlerinin en derinine işlemiş olan o pişmanlığı, yalnızlığı ve kederi silemezdim.

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now