Your emerald eyes will save me from hell

166 17 13
                                    

Arabaya bindiğimde arka koltuğa attığım çantadaki telefonum titredi.

Arabayı sakin bir yerde durdurdum ve uzanıp telefonumu aldım.

Ortalığın çalkalandığına emindim ancak salondan çıkarken sinirim gözümü öyle bir kör etmişti ki koridorda yürüdüğümü, arabaya binip çalıştırdığımı bile hatırlamıyordum.

Telefonumun ekranını açtığımda sırıtmaya çoktan başlamıştım.

Sasori: Ortalığı alev aldırdığına inanıyorum, güzellik.

Dudağımı dişledim ve cevap yazdım.

Öyle olduğuna emin olabilirsin.

Sasori'den bu mesajı almak beni iyi hissettirmişti.

Onunla Amerika'da geçirdiğim onca şeyi düşününce içime salakça bir ılıklık yayıldı.

Sasori'yi yaklaşık 3 yıl önce Las Vegas'taki yeraltı kumarhanelerinden birinden kurtarmıştım.

Neredeyse tüm parasını kaybetmişti ve ben günün kazancıyla eve dönerken gözüme ilişmişti.

O anda ilgilenmezdim belki ama stresli halinde bile sakin olması ilgimi çekmişti, bu yüzden basit bir kart hilesi ile kaybettiği paranın çoğunu kazanmasına yardım etmiştim.

Sonrasında tanışmıştık ve onun şirketler tarafından kiralanan ünlü bir bilgisayar korsanı olduğunu öğrenmiştim.

Şimdi ise 'yakın sayılabilecek bir arkadaş' olabilirdi.

Ama hiçbir zaman ona karşı gardımı indirmemiştim.

Arabayı çalıştırdım ve tam gaz mekandan ayrılıp ana yola çıktım.

Bugün yeterince yorucuydu ve dinlenmeye ihtiyaç duyuyordum.

Babamın bu olayları bilmeyip beni önceden yerleştirdiği eve doğru arabayı sürdüm.

Büyük ihtimalle sabah olduğunda beni evden atmak için adamlarını örgütleyecekti, çünkü kendisi gelemeyecek kadar yüzsüz ve korkaktı.

Olumsuzca başımı salladım.

Planlarımı devreye sokmak için zamana ihtiyacım vardı.

Babamın ve yanında tuttuğu o fahişenin önüme taş koymasına izin veremezdim.

Sadece buraya geliş amacımı öğrenmek ve adımlarımı ona göre planlamak istiyordum...

******************

"Dedikleri kadar varmış değil mi?"

İtachi'nin içki bardağını elinde çevirirken söylediği tek bir cümle ile Sasuke'nin dikkati istemsizce oraya çevrildi.

Mikoto Uchiha kırmızı şarabından bir yudum aldı.

"Annesiz büyümenin sonuçlarından biri olsa gerek, terbiyesi gelişmemiş ama o kadına karşı gösterdiği cüretkarlığı sevdim."

Sasuke konuşmayı sessizce dinlemekle yetindi.

Onu tamamen kışkırtmak için yanına gitmiş ve yanlış olduğunu bildiği dedikoduları söylerken yüzünün değişimini izlemişti.

Ama hayal kırıklığı yaşadığını söyleyebilirdi...

Sakura duygularını saklamayı çok iyi öğrenmişti.

Sadece ellerindeki belli belirsiz titremeyi gördüğünde Sasuke, onun sınırına dayandığını anlamıştı.

Bu çok hoşuna gitmişti.

Dudağından çenesine uzanan belli belirsiz yara izinde parmağını gezdirdi.

"Sonuçta onunla çalışmak zorunda olan Sasuke. O düşünmeli..."

Abisi tüm yükü acımazsızca Sasuke'nin üzerine bırakırken annesinin bakışları ona çevirildi.

Oğlunun bu işten hakkıyla geleceğine emindi ama içini yiyip bitiren garip hisse anlam veremiyordu.

"Sasuke halledecektir, sonrasında nişan hazırlıklarına başlayacağız zaten, anca olur."

Sasuke sinirle yumruğunu sıktı.

"Ben asla o aptalla evlenmem anne."

Mikoto belli belirsiz baş salladı.

"Bunun için senden izin istemedik, Sasuke...Maalesef işler böyle yürümüyor."

Sasuke sinirden göz devirmemek için zor durdu.

Babası sözde ailesinin geleceği için radikal bir evlilik kararı alıp Sasuke'yi Yanamaka ailesinin tek kızı olan İno ile evlendirmeyi düşünüyordu.

Sasuke her zaman ailesine karşı sakinliğini ve soğukluğunu koruyan biri olmuştu, pek fazla sinirlenmezdi ancak...

Onun gerçek doğasını sadece abisi İtachi biliyordu...

Abisi anlaşılmaz bir ifadeyle annesine baktı.

Bu konu ne zaman açılsa kardeşi için içine düşen saçma bir sıkıntı alevleniyordu.

Sasuke bu zamana kadar bu konu hakkında haddinden fazla sakindi.

Sanki fırtına öncesi bir sessizlik gibiydi.

İtachi bunun hayra alamet olmadığını iyi biliyordu.

Annesini vazgeçirme işine dahil olmaktan başka seçeneği kalmıyordu.

Annesine baktı ve gözlerinden okunan kararlılık konuyu kapatmak için yeterliydi.

Sasuke ayaklandı ve elini cebine atarak salonun dışına yöneldi.

Cebindeki eli sinirden yumruk şeklini almıştı

Cebinde duran zümrüt taşından yapılma küpenin keskin uçları eline battı.

Ve varlığını kendisine hatırlattı.

Sasuke malikanenin dışına çıktığında keskin havaya karşı derin bir nefes aldı.

Küpenin varlığını yıllardır unutmamıştı.

Kendisini hatırlatmasına gerek yoktu...

***************

Babamın beni yerleştirdiği eve bakarken içimden kahkaha atmak geliyordu.

Gerçi şu anda sinirlensem bu hiçbir işime yaramazdı ama kendime engel olmak güçleşiyordu.

Aşırı miktarda kaynayan su gibi duygularım Japonya'ya ayak bastığımdan beri beni şaşırtıyorlardı.

Kapının girişine koyulmuş valizime baktım ve onu arkamdan sürüklerken mini Amerikan tarzı mutfağı geçip kalabileceğim bir odaya yöneldim.

Sadece tek bir oda ve banyo vardı.

Göz devirdim ve evin diğer bölümlerine kıyasla daha geniş olan yatak odasına girip çift kişilik yatağa kendimi bıraktım.

Kanım günün gerginlik ve stresiyle kulaklarımda uğulduyordu.

Gözlerimi kapattım.

Buradaki işi kısa sürede bitirecek ardından hakkım olan şeyi, itibarımı geri alacaktım.

Çünkü, hiçbir şeyim yoktu.

Kalmamıştı...






Sasusaku ile kalın...

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now