So, What am I gonna doin' for a while?

98 12 14
                                    

O iki ucu da zehirle kaplı bir bıçak gibiydi.

Keskin ve zehir damlayan o uçlar arasında dengede kaldığında güvende kaldığını zannederdin.

Ben de başta öyle zannetmiştim.

Bir daha bıçağın ucuna gitmeyecektim.

Ancak merak ettiğim tek bir şeyle o dengeyi yitirmiştim.

'Mikoto ile...Ne oldu? Ne oldu da bu raddeye gelebildin, Sasuke..?'

Ondan uzaklaştım.

Benim hakkımda her şeyi bilirken ve aşmamda bana yardımcı olurken ben onun için yetersizdim...

Tezgahtan indim.

Yetersiz hissetmek ne demek pek bilmezdim, çünkü hayatımda annem dışında hiç kimseyi önemseyip ona yetmek isteyecek bir güce sahip olmayı düşünmemiştim.

Ama şimdi hayatımda karşımdaki adam vardı.

Benim için neleri yapabileceğini biliyorken, bu zamana kadar her zaman yardıma ihtiyacı olan kişi ben olmuştum.

Bu gerçekle beraber nefes alamadığımı hissettim.

Sasuke bana bir adım yaklaştığında tezgahı belimde hissederek geriye sindim.

"Ben...Seni anlamak için yetersiz miyim?"

Korkarak söylediğim gerçek ben durduramadan ağzımdan kaçtı.

Bu kadar açık sözlü olmak istemesem de Sasuke'nin yanındayken tüm kontrollerimi kaybediyordum.

Başımı olumsuzca salladım.

"Unut gitsin..."

Yanından geçip gidecekken bileğimi tuttu.

"Asla...Ben sana anlatabilmek için yetersizim."

Bileğimi tutan elinin sıcaklığı sözcükleriyle beraber vücuduma yayıldı.

'Ama yine de kalbimde ufak bir sızı vardı...İnsanlar her zaman en çok sevdiği kişilerden zarar gördüğünde kırılırmış...'

Neden bu kadar incindiğimi bilmiyordum, sadece bir cümleydi.

Sasuke'ye bakmamak için kendimle savaştım.

"İnsanlar zaman zaman istemedikleri şeyleri sevdiği insanlara yapabilir, onlara kızabilir, bağırabilir ya da kalplerini kırabilir, sonrasında hatalarını fark edip telafi ederler, çünkü onları sevdikleri için özür dilemek onlara zor gelmez. Ama bazıları da bilerek ve isteyerek zarar verir ve her şeyi yakıp yıkarlar..."

Ondan ilk defa bu kadar uzun bir cümle duyuyordum.

Çok belirsiz konuşuyordu ama rahatsızlığı elle tutulabilecek kadar hissediliyordu.

'Mikoto ona bir şey yapmış...Çok kötü bir şey...' 

"Yani demek iste-"

Parmağımı yavaşça dudaklarına doğru bastırdığımda susmak zorunda kaldı.

"Onlara bu yüzden güvenmiyorsun değil mi? Bu yüzden depoda bulduğumuz o işareti söylemedin."

Başını salladı.

İç yanağımı ısırıp gözlerimi ondan çektim.

Saçmalamıştım.

Aptal bir kız çocuğu gibi davranıp kendimden ödün vermiştim.

"Senin için zor olduğunu biliyorum ama onlarla ne yaşamış olursan ol, şimdi yalnız değilsin...Ben varım...Eğer sen de kabul edersen..."

Bileğimden tuttuğu gibi beni kendine çekti.

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now