Can I say everything to you?

69 11 21
                                    

Gözlerimin önünde kendini boşluğa bırakan beden artık özgürleşmişti.

Ölüm onu özgürleştirmişti.

Mikoto...

Tırnaklarımı geçirdiğim topraktan gözlerimi ayırdım ve uçurumun ilerisine baktım.

'Bir yanım neden orada olman için dua ediyor? Anneme ihanet etmiş olsan da...'

Yoktu, gitmiş ve ölmüştü.

Gözyaşlarım çeneme doğru yeni yollar çizerken esen rüzgarla beraber titreyen bedenimden, güçlü olduğuma inanıp aslında güçsüz olduğum gerçeğinin yüzüme çarpılmasından nefret ettim.

Umarsızca ayağa kalkmaya çalıştım.

Sanki yapabilirmiş gibi...

Kalbimin yaşadığı o kafes şimdi her zamankinden bile karanlıktı.

Üzgün müydü, mutlu muydu yoksa pişman mıydı..?

O karanlık ona hangi duyguyu hissetmesi gerektiğini söyleyemiyordu.

Sadece boşluktu, bir yok oluş vaat ediyordu ona...

Mikoto'nun omuzlarıma bıraktığı yükün ağırlığını hissediyordu aslında...

Bir adım ve bir adım daha...

Yürüyordu ama ezilme tehlikesi geçiriyordu.

Nefes almak istiyordu ama ne yapabilirdi?

Saçlarım yüzüme düşerek karanlığa ortak oldular.

Taş evin dış kapısının mandalına dayanarak içeriye girdiğimde bakışlarımla etrafı taradım.

Ama duvarlar üzerime gelmeye hazır ordular gibi tepemdeydiler, üzerlerindeki yıldızları armalar gibi taşıyıp beni boğmaya hazırlanıyor gibiydiler.

Yine de bir şekilde karşılarında durmayı başarabiliyordum.

Gözlerim duvarlardan çekilip taş kitaplığa sabitlenince zihnimde ufak bir ışık yanıp söndü.

'Bulmak istediğim cevaplar orada...'

Yutkundum, dış kapıya çevrildi bakışlarım tekrardan...

Sanki Mikoto'nun içeriye girip oturmasını bekliyordum.

Ama yoktu, o gitmişti...

'Ölümün özgürlüğüne...'

Kitaplığa doğru yavaşça yürüdüm.

'Almam gereken her ne ise almalı ve gitmeliyim...Dayanamayacağım, dayanamam...'

Kitaplığın kirişine yaslanıp kısık gözlerle baktığımda bir tane defter ve flash belleğin açıkta olduğunu gördüm.

Zaten kitaplıkta da başka bir şey yoktu.

Onları alıp kalan azıcık gücümle etrafıma bakındım.

Bir şekilde buradan gitmem lazımdı ama arabamın nerede olduğundan emin değildim.

Ancak o sırada odanın diğer ucundaki başka bir çıkış kapısını fark ettim.

Sırtım o kapıya dönük oturduğum için dikkatimi çekmemişti ama kapı tam kitaplığın karşısında olduğu için şimdi daha net görebiliyordum.

Yavaş adımlarla oraya gittim ve kapıyı açtım.

Serin hava bir kez daha yüzüme çarptı ama manzarayı engelleyemedi.

Tanrım...

Arabam ön tarafa park edilmişti.

Ancak başka bir araba yoktu.

She And Her Sacrifice♟️/SASUSAKU FANFICTION [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now