Mi bemol. İkili form. Sol elde dağınık akorlar. Melodi tekrarlandıkça eklenen harmonik olmayan notalar ve kromatik melodiler...


Sesin nefesi ölmeden önce, Felix bir sonraki notayı bağlayarak ona hayat verdi. Tuştan tuşa ve tuştan tuşa. Yaşam gücü sürekli olarak eli boyunca veriliyordu.

Sanki Felix burada Fikir'i yeniden yaratan bir elçiydi. O anda içine adım attıkları dünya anlamsızlaşıyor, sanki nefes alıp vermelerin hepsi onun performansına bağlanıyordu.


Gecenin bir yarısı penceredeki sevgiliye aşkı fısıldamanın melodisi gözlerini yaşartacak kadar güzeldi.


Piyano Sonatı, La Campanella ve bis bitene kadar Annette ellerini birbirine sıkıca kenetledi.  Tüm bu süre boyunca bakışların üzerinde olduğunu hissetmedi bile.



Felix selam vermek için ayağa kalktığında alkışlar taştı. Sahneden inerken insanlar etrafına toplandı.


Annette çaresizce ona bakıyor, olduğu yerde donup kalıyordu. Göğsü sıkıca duygu ve üzüntüyle doluydu.


Sen benim idolümdün.


Hayallerimi seni dinleyerek besledim.


Senin gibi bir piyanist olmak istiyordum.


Bir zamanlar dile getirdiği ve şimdi dile getiremediği kelimeler ağzında dolanıyordu.


Annette ve Felix geçmişte birkaç kez karşılaşmışlardı. Babasının bağlantıları sayesinde. Felix'ten imzalar, sohbetler, destek ve cesaretlendirme almıştı.


Ama artık hiçbir şey o zamanki gibi değildi.

Felix sıradan bir geçmişe sahip başarılı bir piyanist dehasıydı. Belli etmese de muhtemelen o zaman da onu küçümsüyordu. Ve şimdi bu daha da artmış olabilirdi.


Annette'in kirpikleri titredi. Heiner çökmüş gözlerle onun duygusal yüzüne baktı. Bir şey söylemek için ağzını açtığı anda.



"Madam Valdemar da piyano çalmıyor muydu?"


Bu nazik soru Annette'e yöneltilmişti.

Yarı şaşkın olan Annette irkildi. Şaşkınlığını gizlemeden etrafına bakındı.

Felix de dahil olmak üzere herkes sanki daha önce konuşulmuş gibi Annette'e bakıyordu. Annette beceriksizce güldü ve başını salladı.


"Evet, ama ben.........."
"Ayrıca uluslararası bir yarışmada üçüncülük kazandınız, değil mi?"


"Oh, onu da hatırlıyorum. Başkent gazetelerinde de büyük yankı uyandırmıştı."


"Peki bir resital de vermemiş miydiniz?"


"Merhum Marki Dietrich'in salonun masraflarını bizzat karşılaması sayesinde oldu.........."



Onlar konuştukça Annette'in yüzündeki kan daha da çekiliyordu.



Babasının konseri için para harcadığı doğru olsa da, resitalin kendisi vakıf aracılığıyla yarışmayı kazananlara verilen bir yeterlilikti.



Annette'e ilk soruyu soran kadın gülümseyerek bunu önerdi.




"Sakıncası yoksa, Madam Valdemar. Bize bir parça çalmak ister misiniz?"


My Beloved Oppressor | Sevgili ZalimimWhere stories live. Discover now