düğün

954 65 50
                                    


Düğün günü gelip çatmıştı. Cem Turan'la gittiği gün aldıklarını giydi. Zannettiğinin aksine Turan hiç barışmak için çabalamamıştı. İşler daha da çirkinleşmemişti böylece. Hala Turan'la karşılaşmak istemiyordu ama Burak'ın ısrarına hayır demek zordu. Bi uğrayıp takısını takıp çıkacaktı. 'Gramdan azını kabul etmem' diyordu damat.

Düğünün yapılacağı salona gittiğinde takı kuyruğu çoktan oluşmuştu. Boş masada yoktu. Az yada çok birileri otuyordu her masada. Biraz dışarıda bekleyip geri gelmeyi düşündü.

Tam dönüp çıkışa yönelecekti ki arkada duran Hakan'la göz göze geldi. Üzgün gözlerle baktı Cem'e. Ama yanına gelmek için hamle yapmadı. Annesi babası da yanındaydı. Bakışlarını çekemediler bi süre. Daha gitmemişti demek. Cem bakamazdı artık o gözlere. Zorlukla bakışlarını çekip sonunda yöneldi çıkışa.

Turan iyi ki ortalarda yok derken 2 davulcuyla salona giren Turan'la karşılaştı. Turan adamları yönlendirip uzaklaşan Cem'in kolunu tuttu.

"Merhaba bile demeyecek miyiz birbirimize."

"Merhaba"

"Nasılsın?"

"İyi, sen?"

"İyi değilim."

"Gitmem lazım. Hoşçakal."

"O gün bunları almıştım."  Cem istemsiz bakışlarını Turan'ın üstündeki takımda gezdirdi.

"İyi günler." deyip uzaklaştı Cem.

Biraz bekledi salonun önünde. Hakan gelmemişti yanına. Bitmişti işte. Hala niye düşünüyordu Cem? Niye üzgündü Hakan?

Tanıdık yüzle düşüncerinden sıyrıldı. Selim daha yeni geliyordu.

"Cem, niye dışarıdasın?"

"Takı kuyruğu uzundu içerde beklemek istemedim."

"Sen gel hallederiz."

Selim Cem'i sıranın en önüne götürdü. "Damadın kardeşine müsade edin bi" diye söylemesi yeterli olmuştu. Çeyreğini takıp gelinle damadı tebrik etti. Selim'le kısaca vedalaşıp yerden kaldırmadığı bakışlarıyla salondan çıktı.

Düğünü atlattığına göre uzun süre görmezdi hiç birini.

Eve gidip üzerini değiştirdi. Evde yalnız olmak iyi gelmiyordu. Bi motor kiraladı. Gönlünce sürdü yollar boyunca. Bi haftalığına kiramıştı. Hızlandıkça içini kaplayan heyecana bıraktı hafta boyunca her iş çıkışı kendini.

Ertelediği dövmeleri yaptırmak için yer aradı.  Utandığı yara izlerine sanki üstüne düşen bi duvarı itmeye çalışan minik bi çöp adam, merdiven çıkan bi çöp adam ve ağaç dalına oturmuş dolunayı izleyen bi çöp adam dövmesi yaptırdı.

Yüzme kursuna kaydoldu. Hep meşguldü. Kendini yoruyor, yatağa girdiğinde kolayca uyuyordu. Böyle iki haftayı devirdiğinde yine işten eve gelmiş, yüzmeye gitmiş-gelmiş yorgun uykusundaydı. Camdan gelen tık tık sesiyle oraya gitti. Rengarenk balonlara bağlı bi hediye kutusu cama tıklayıp duruyordu.

Pencereyi açtı. Kutunun altında uçuşan renkli not kağıtlarında 'iyi ki doğdun', 'beni affet', 'seni seviyorum', 'güzelim artık dön', 'seni seçiyorum' yazılı notları gördü. Aşağıda balonların hepsinin bağlı olduğu ipi tutmuş cama kutunun vurmasını sağlayan Turan'ı gördü.

Başını içeri çekip pencereyi kapattı. Geriye doğru iki adım attı. Telefonu çaldı. Turan arıyordu. Açtı ama konuşamadı.

"İyi ki doğdun. Lütfen beni affet güzelim. Seni çok özledim."

Demek doğum gününü beklemişti. Kendince zaman tanımıştı Cem'e. Öyle zordu ki konuşmak. Ne diyeceğini bilemiyordu. Ufacık bi ses pencereyi aç, kutuyu al diyordu.

Ama diğer yanı sakın diyordu. Basit bi küsmek değildi sizinkisi. Neler istiyor bu adam hatırla diyordu. Zaten olmuyordu Turan'la. Hakan'la tekrar göz göze gelince iyice almamıştı. Turan'a hiç Hakan'a baktığı gibi bakamayacaktı. Ne yatakta uyumluydular ne de Cem'in Turan'ı sevecek yüreği vardı. Turan'ın sevgisi de Cem'in istediği gibi değildi zaten. Turan da tutunacak ne kalmıştı?

"Turan, lütfen git. Komşular görmeden git lütfen." Ve telefonu kapattı. Işıkları kapatıp camın gerisinden bir kaç dakika sonra ayışığında gökyüzüne doğru yükselen balonları izledi.

Şimdi biten ilişkisini tekrar gözden geçirdiğinde doğru olan bu diyordu. Hiç bir şey Cem'in umduğu gibi gitmiyordu. Turan tanıyınca bambaşka birine dönüşmüştü. Hakan'ı severken Turan'la olması hataydı. Turan'la bi noktada ayrılacsğı belliydi. Turan'ın planları olmasa Cem'in gönlü sebep olacaktı. Hakan'a nasıl bağlanmışsa unutamamıştı. Ama unutmalıydı.

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now