anı

1.1K 86 52
                                    

Hakan o gece Cem'in evine girerken garip bi heyecan ve korku içindeydi. Cem acaba sürprizi beğenecek miydi? Uyumuş olma ihtimalini arttırmak için saat 4'te gelmişti. Hava bir iki saate aydınlanmaya başlardı. Kapıyı sessizce açtı. İçeri girdi. Telefonun fenerini açtı, salona ilerledi. Cebinde bi arkadaşının yardımıyla hazırladığı ikisinin anılarıyla dolu videolardan oluşturulmuş film vardı. Filmi açacak, Cem sese uyanıp oturup izleyecekti. Bu filmi izlediğinde Cem'in duygulanacağına emindi. Film bitince saklandığı yerden çıkıp Cem'e neler söyleyeceğini de ezberlemişti iyice.

Fenerin aydınlattığı salonda eskiden eser kalmadığını fark etti. Eskiden fotoğrafların olduğu çerçevelerde çeşitli yazılar, şekiller vardı artık. Ne hırkası ne kupası vardı ortalıkta. Sessizce banyoya girdi, mutfağa gitti. Kendine ait bir iz aradı bulamadı. Anın hayalkırıklığıyla bi kağıda o notu yazıp anahtarı bırakıp çıktı evden.

Ama olmuyordu. Bitti deyince bitmiyordu. Cem'in incecik parmaklarına, saçını okşayan ellerine, seviştikleri gecelere, gülüp eğlendikleri günlere öyle hasretti ki. Bitti dedikçe, o anılardan koptuğunu hissettikçe daha da özlüyordu sanki.

Hakan eski okul arkadaşlarından birini oyununa dahil etmişti. Cem kaç gündür kafede çalışıyordu. Hakan'ı başkasıyla görünce kıskanacak, kızacaktı. O zaman belki Cem koşardı Hakan'ın peşinden.

Hiç öyle olmadı. Cem umursamazca işine devam etti. Hakan masaya gelen giden olmayınca başını çevirip gözleriyle kafenin içinde Cem'i aradı. Gördüğü ile asıl kıskanan asıl sinirlenen kendisi oldu.

Bakışlarını zar zor birbirinden ayıran Cem ve Turan işlerine döndü. Hakan kıza "gidelim" deyip çıkışa yöneldi. Sinirden hesabı ödemeyi unutmuştu. Kapıdan çıkacakken geri döndü cebinden biraz para çıkarıp kasanın olduğu tezgaha fırlattı.

Turan için bu son noktaydı. Cem için o kadar sabrediyordu ki. Bırak birileriyle kavga etmeyi istemeden aniden insanları tersleyen tavırlarını bile değiştirmeye başlamıştı.

Kasaya parayı fırlatmış hızla çıkışa yönelmiş Hakan'ı kolundan yakalamak üzereydi ki diğer elinin sıkılı yumruğunun üstüne Cem'in parmakları sarıldı. Hakan fark etmemişti bile. Kendi kafasından geçenlerden başka bişey duymuyor görmüyordu. Çoktan kızın peşinden çıkıp gittiğinde Turan yerinde kaldı. Cem tuttuğu elin sıkılı parmaklarının gevşemesiyle elini geri çekti. O sırada bi masa hesabı isteyince Cem oraya Turan da kasaya yöneldi.

Cem inanamıyordu. Bin kez ayrılıp barışmış değildi, Hakan kadar tecrübesizdi ama bunları yapmasını aklı almıyordu. Hakan can havliyle tutunduğu yanlış bi dal mıydı? Bazı insanlar yakından başka biraz uzaklaşıp dışardan bir göz olarak baktığında bambaşkaydı.

'Turan'dan etkilenmemeliyim' dedi kendi kendine. Bi süre uzak dursa iyi olurdu. O da yoluna bakardı. Arkadaş olmaya karar verseler de Turan'ın başka hissettiği halinden belliydi. Kötü yanı Cem de onun bu hallerini tatlı bulmaya başlamıştı. Aynı hatayı yapmayacaktı.

                      *

İşte ilk gününde çok heyecanlı ve meraklıydı aynı zamanda. İlk defa böyle güzel bir yerde çalışacaktı. Kendini gösterebilirse güzel para da kazanırdı. Sevdiği işi yapacaktı. Başta Cem'in tatlı yüzüne hayran hayran bakanlar lise mezunu olduğunu öğrenince küçümser gibi bakmışlardı. Cem'in  bunlara aldıramayacak kadar işe ihtiyacı vardı.

Hem art direktör de Cem'i iyi karşılamıştı. En çok onunla iletişimde olacağından bu iyi haberdi.

Sonraki günler birbirinden güzel geçti. Sunduğu neredeyse her fikir çok yerinde çok orjinal bulunuyordu. Sevdiğin işi yapmak gibisi yoktu. Yeni şeyler de öğreniyordu. Bi yandan açık öğretime kaydını yaptırdı. Meşguldü.

Art direktör bi filmin afiş işini paslamıştı. Ondan övgü aldıkça özgüveni güçleniyordu. Bu iş büyük bir fırsattı. Hem ekstra para kazanacak hem de kendini biraz daha çalışma arkadaşlarına ispatlamış olacaktı.

Filmin konusunu inceleyip düşündü saatlerce. Renginden hangi karakterin nasıl konumlanacağına kadar ince eleyip sık dokudu. Ertesi gün art direktörün övgüleriyle keyfi iyice yerine geldi.

Hep olurdu kıskananlar. Kendilerinin yapamadığını lise mezunu dünkü çocuk yapınca kimisi düşman olmuştu Cem'e. Kimisi ise kendi işlerini de yıkmak için sahte arkadaşlıkla sarmışlardı etrafını. Hayat çok zordu gerçekten. Tatlı ve acı bi aradaydı. Elinden geldiğince kendini koruyordu kıskançlardan ve yalakalardan.

Cem'in hazırladığı afiş billboardlarda yerini alınca anlatılmaz bi gurur sarmıştı içini. 

İşten çıkıp eve dönerken yine billboarddaki afişi izliyordu gururla, aniden bişey hatırladı. Cem 10 yaşlarındayken annesi sürekli bi diziyi izler ağlanmayacak sahnelerde bile ağlardı. Şimdi bu filmin başrolündeki adamdı o dizideki. Romantik dizi de adamın aşkını ilan ettiği bölümde bile ağlamıştı annesi. Sonraki yıllarda aynı dizinin tekrarını kanal verdikçe bıkmadan izlemişti kadın.

Cem hatırladığıyla burukça gülümsedi. Neyse ki altında başka mana aramadı. Annesi her şeye ağlardı zaten.

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now