yeni biri

3.2K 190 28
                                    

Şimdi Antalya otobüsü yerine İstanbul otobüsündeydi. Hiç tanımadığı dayısına gitmek yerine, hiç tanımadığı ama arada Levent olduğundan az da olsa güvendiği Turan'ın yanına gidiyordu.

Sinop'tan İstanbul'a 8 saatlik yolda düşünceden düşünceye sürüklendi. İyi mi yaptı kötü mü bilemiyordu. Seçtiği bu yoldan pişman olmamayı diledi. Hiç bi dileği kabul olmamıştı şimdiye kadar bu sefer olsun istiyordu.

Bi gün mutlaka gidecekti bu şehirden, giderken mutlu, en azından hafiflemiş hissedeceğini düşünürdü. Belki de okuyacağı üniversiteye değil de bi bilinmeze olduğundan hiç de umduğu gibi hissettirmemişti bu yolculuk.

Levent İstanbul otobüsü kalkmak üzereyken aceleyle bilet alıp ,zorla cebine para sıkıştırıp bi yandan Turan'ı öve öve anlatıp uğurlamıştı Cem'i. "Numaranı attım, O seni arayacak" demişti. Saat gece yarısını geçerken ne arayan ne mesaj atan vardı.

Endişelendi önce, ya aramazsa ne yaparım diye düşündü. Sonra bi yabancı için endişenlenmenin boşa olduğunu fark etti. Turan sayesinde ya da yalnız bakacaktı başının çaresine. Hem 18 olmuştu dakikalar önce. Yolun çoğunu internetten terminal yakınlarında ucuz konaklama yerleri arayarak ve iş ilanlarına bakarak geçirdi.

Sabaha karşı daldığı uykudan uyandığında telefonunda bilmediği bi numaradan gelmiş mesajı gördü.

"Cem ben Turan, bekliyorum".

Hemen numarayı kaydetti. Otobüs zaten terminale giriyordu. Hemen aradı.

"Alo"

"Alo" yutkundu Cem, Turan abi mi demeliydi Turan Bey mi?Levent abisi çabuk sinirlenir demişti. Hangisi kızdırır bu kalın sesli adamı bilemedi. Karar veremeyip hitap cümlesini es geçti. Tam "nasıl gelebilirim yanınıza, yolu tarif eder misiniz?" diyecekken, sandığından uzun sürece düşünmüş olacakki Turan:
"Terminaldeyim, firmanın önünde bekliyorum koçum" dedi.
Şaşkınlıkla ses çıkaramadı önce, sonra hemen teşekkür etmeye başladı ve kapattı telefonu. O an durmuştu otobüs. Cem de adamı nasıl tanıyacağını sormayı unuttuğundan otobüsten inerken tam tekrar arayacaktı ki omzuna dokunan el ve kalın sesle sağına döndü. "Hoşgeldin koçum."

Şimdi karşılıklı el sıkışırken birbirini inceliyordu ikili. Turan bu güzel yüzlü, uzun boylu çocuğa şefkatle bakıyordu. Cem kendinden bile uzun, yapılı bu karayağız adama biraz endişeyle bakıyordu. Ne iş yaptığı ve Levent'in asker arkadaşı olduğu dışında hakkında bi şey bilmediği geldi aklına. Ne sormalıydı onu da bilmiyordu. El sıkıştıkları birkaç saniyede aklından bunlar geçerken, adam "Levent senin kadar uzun demişti, tanımak kolay oldu" deyip gülümsedi.

Hiç çabuk sinirlenen birine benzemiyordu. Beklediğinden çok daha iyi karşılamıştı. Turan elini bırakıp "valizini al gidelim bi an önce, yorgunsundur" deyince hemen dediğini yapıp Turan'a döndü. Turan arabasını işaret ederek "hadi" dediğinde beraber arabaya ilerlediler.

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now