acı

1.6K 96 32
                                    

Cem, Şırnak'taki sevdiğiyle fırsat buldukça konuşuyor mesajlaşıyordu. Telefonunu açabildiğinde okur diye hislerini mesajla iletiyordu her aklına düştüğünde.

Hakan buradayken mesafeli olsa da Cem'e iyi davranan, ilişkilerine kimseye belli etmemeleri şartıyla onay bile veren Hakan'ın babası değişmişti. Cem'i iş yerinde zorluyor, saatlerini uzatıyor, en küçük hatada azarlıyordu. Cem başka iş bulmasının vaktinin geldiğini düşüyordu. Zaten geçici yapacaktı bu işi ama sevgilisiyle beraber olmaktan vazgeçememişti. Hakan'a nasıl anlatmalıydı durumu diye düşünürken patronu bi gün Cem'i karşısına alıp, 'oğlumdan ayrıl' dedi. Adam 'eğlendiniz bitti' diyordu. Oğlu askerden dönünce onu ikna edip evlendirecekti. Önce Cem'den kurtulmalıydı. Şimdi tam zamanıydı. Hakan istese de peşinden koşamazdı Cem'in.

Cem işten ayrıldı, anlatamadı sevdiğine, "biraz dinlenip başka iş bulmak istiyorum" dedi. Bi tek Burak vardı arada bir konuştuğu bir de Hakan'ın kuzeni Selim. Levent arayı açmıştı Cem'in eşcinsel olduğunu öğrendiğinde.

Hakan'ın yokluğunda evden işe işten eve yaşayan Cem, şimdi tamamen evdeydi. Gerekmedikçe çıkmıyordu. Hazıra dağ dayanmazdı, eşyaların borcu bitmişti ama kira, fatura, yiyecek,içecek derken acil iş bulmalıydı. Kenara koyduğu biraz parası vardı ama onunla Hakan gelince beraber gitmek istediği yerler vardı.

İş başvurusu yaptığı bir kaç yerden olumsuz dönüş almıştı. Bi yandan başvurulara devam ederken geçici bir iş bulmalıydı. Burak gel kafede çalış deyince Turan'dan dolayı kabul etmedi önce, her şey üst üste gelir ya: afiş,davetiye tasarım işleri de çıkmıyordu bu ara. Bu ayda çalışmazsa zorlanacaktı geçimini sürdürmekte. Kabul etti.

Hakan çok kızmıştı ilk defa. Zaten uzaktı, neler oluyor anlamıyordu. Cem'in babasının yanından çıkmasına da Turan'la o kafede çalışacak olmasına da anlam veremiyordu. "Ya anlatırsın ya da biter" dedi. Cem'in anlatacağına emindi böyle dediğinde. Cem'se Hakan'dan ilk defa işittiği ayrılık ihtimaliyle sarsılmıştı. Zaten Hakan'a özlem, Hakan'ın babasının tavrı,işsizlik,mecburen Turan'la çalışacak olmak zorluyordu bir de bu ihtimal yüreğini mutsuzlukla kavurdu.

Hiç mi üzülmeyecekti Hakan? Aklında böyle bir ihtimal mi vardı?

Cem "bizim ilişkimizde böyle bir ihtimal mi vardı?" Deyince istediği cevabı alamayan Hakan sinirlendi ilk kez. Hakan için de zor bir dönemdi sadece birkaç ay uzakta olmak her şeyi nasıl değiştirebilirdi? Hakan telefonu kapattı.

Cem her canı yandığında olduğu gibi ağladı. Bu kadar kolay mıydı? Telefon bağlantısı kesmek kadar mıydı aralarındaki bağı koparmak? Nasıl askerdeki birine babasını şikayet etseydi? İşten kovulduğunu, iş bulamadığını, mecburen cafede çalışacağını, bu durumdan ne kadar nefret ettiğini nasıl anlatsaydı? Hakan'ı üzmekten başka neye yarayacaktı ki? 3 ay sabredip o geldiğinde, yüzyüze konuşsalardı olmaz mıydı?

Ellerini tuttuğunda, gözlerine baktığında, yine kokusuna-sıcağına kavuştuğunda hafifleyecekti zaten.

Hafiflerdi değil mi? Hakan arar mıydı bi daha? Döner miydi mesajlarına ?

İlk Aşkım
yüzyüze konuşalım bitanem, güven bana. Şimdi konuşmanın kimseye faydası yok.

İlk Aşkım
Refik Durbaş'ın dediği gibi:
' Bembeyaz bir rüzgara yazdım adını
Alyeşil bir akarsuya, bilge dağlara
Masmavi sevdalara ve umuda

Simsiyah bir acıya yazma beni'

✓✓

Bekledi Cem ağladı bekledi, uykusundan kaç kez uyanıp telefonunu kontrol ettiğini bilmeden bekledi, kafeye gitti, çalıştı bekledi. Her siparişten sonra baktı, her fırsatta kontrol etti ekranı ama beklediği ismi göremedi ekranda.
 
Daha önceki üzüntülerine benzemeyen, alışılmadık, daha derine, daha çok acıtan bir üzüntüydü bu seferki.

Kısacık ömründe yalnızlığı, kimsesizliği, dışlanmayı, annesizliği, sevgisizliği bilirdi hep. Böyle güvenmişken, böyle sahiplenmişken, bir adamı sevmişken, sevilmişken ayrılık ruhunun kabul etmediği bir acıydı. Hakan yazacak belki de arayacaktı. Cem Hakan'sız olmazdı, Cem olamazdı Hakan'sız.

Hakan olabilir miydi?

Günler geçiyor, her bildirim kısa süreli umut sonra uzun süren hayal kırıklığı oluyordu.

Hem Turan'a ne oluyordu. Özür dilemişti Cem'den. Cem'in yanlış teslim ettiği siparişlere, yanlış verdiğini para üstüne değil Cem'e gülümseyen, telefon numarasını peçeteye yazıp Cem'e uzatan kızlara sinirleniyordu. Neydi bu sahte korumacılık. Cem'in bişey anlayacak hali yoktu. Gün geçtikçe zayıflıyor, dalıp dalıp gidiyordu. Beklediği dönüş gelmiyordu.

Cem de yazmamak istiyor, her saat başı yeniden kendi kendine söz veriyordu. O da yazmayacaktı bi daha, aramayacaktı, Hakan yapıyorsa kendi de yapardı. Yine yine olmuyordu. Nelerden vazgeçmişti ama Hakan'dan vazgeçemiyordu.

O DEĞİL   [ bxb ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin