kurtarıcı

1.1K 83 24
                                    

Turan iki kez Cem'le buluşmak istese de Cem bi bahaneyle gitmemişti. Uzak durmaya çalışıyordu.

İlk maaşını aldığında sevinci gözlerinden belliydi. Önce Turan'ı aradı. Akşama sözleştiler. Turan Cem'i arabasıyla evinden aldı. Beraber sahilde güzel bi balık restoranına gittiler. Cem önceden Burak'la konuşup 'Turan nereye gitmek ister?' diye araştırma yapmıştı. Ne zamandır balık yemeye gitmek istediğini öğrenince burayı bulmuştu. Hastanede yaptığı onca iyiliğe ufak bir teşekkür etmek hem de Cem hastanedeyken ödediği kirayı geri vermek istemişti. Kırmadan  yapmaya çalışıyordu.

Turan özenerek hazırlandı. Kaçtır teklif etse de gelmeyen Cem şimdi kendi davet etmişti. Cem'in sakalları çok azdı. O yüzden hep temizlerdi. Burak'ın kirli sakallarını görünce 'keşke benim de böyle sakallarım olsa' demişti. O günden beri kirli sakal kullanıyordu Turan. Sakallarını düzeltmiş, kıyafetini kaç kez değiştirdikten sonra giyinebilmişti.

Cem Turan'ın heyecanlı halini daha arabadayken fark etmişti. O yüzden balıklarını yerlerken hala söze girememişti. Turan gözünün içine bakıyordu. Sonunda dayanamadı.

"Turan buraya seni teşekkür etmek için çağırdım. Hastanede yanımda olduğun için teşekkürler. Bir de hesap numaranı söylersen kirayı sana geri vermek istiyorum."

"O yüzden mi buluşmak istedin?"

"Evet"

"Geri ödemene gerek yok ama anlıyorum ki seni kararından döndürmek zor. "

Cem başıyla onayladı. Turan'ın kırıldığı, bu buluşmadan başka şeyler beklediği belliydi. Artık anladı Cem'in istemediğini. Telefonundan hesap numarasını açıp Cem'e verdi. Cem numarayı yazarken ekran kararınca dokunduğu ekranda yanlışlıkla kişileri açtı. En üstte '❤️sevdiğim' ile kaydedilmiş kendi numarasını görünce bi an kalbinde sızı hissetti. Turan telefonunu Cem'e uzattığından beri dışarıyı izliyordu. Cem başını kaldırıp ona baktı. Turan da hissettiği bakışlara karşılık verince Cem gözlerinden okunan hüzne baktı uzun uzun.

Tekrar telefona dönüp aşağı inen hesap ekranını açtı ve tutarı gönderdi. Telefonu uzatırken Turan Cem'in yüzüne bakmadan, eline değmemeye çalışarak aldı geri. Cebine koydu. Cem de  suskundu. Konu açmak için

"Levent abiyle konuşuyor musunuz?" diye sordu.

"Yok aramız açık bi süredir?"

"Neden?"

"Aramızda. Telefonda atıştık biraz."

"Benim yüzümden mi?"

"Sadece beş para etmez olduğunu öğrendim. Seninle alakası yok"

"Ben de uzun zamandır konuşmuyorum. Aylar önce kendi evime çıkınca aramıştım. İyi olduğumu bilmek ister diye düşünmüştüm. Bana çok büyük yardımı olduğundan ona kendini anlatmak istedim. Ama..."

"Biliyorum "

"O yüzden mi konuşmuyorsun artık onunla?

"Evet. Sonuçta sen neysen ben de oyum."

Cem'in kalbine bi sızı daha saplandı. Umursamadı.

"Aslında ona bişey sormanı isteyecektim ama boşver önemi yok."

"Ne sormamı isteyecektin? Sorarım yine sorun değil."

"Babamı merak etmiştim. Biz konuşmuyoruz hiç. Biliyorsun işte... Sadece iyi mi diye bilmek istedim. Ama boşver. Sana da kıracak bişey söylediyse benim yüzümden muhattap olmana gerek yok"

"Cem, senin için yapamayacağım şey yok." Cem bakışlarını kaçırdı. İçinde çok üzülen bi yer vardı. Ama hala kırgın olan tarafı da susturamıyordu. Turan hemen telefonunu çıkarıp Levent'i aradı.  Kısa bi çalıştan sonra açıldı.

"Levent aramızı düzeltmek gibi bi derdim yok. Bu Hasan nasıl? onu anlat ve kapat koçum."

Kapanan telefonla Cem'e döndü. "Taşınmış ordan. Evini de dükkanı da satmış. Mersin'e gitmişler. "

Cem başını salladı. "Teşekkürler."

"Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa yanında olacağımı biliyorsun."

"Biliyorum."

"Kalkalım, bitirdin galiba?"

"Evet" ikisi de ayaklandı. Cem ısrarla kendi ödedi yemeği. Turan da asık yüzüyle Cem'le göz göze gelmemeye özen gösterek arabaya ilerledi. Cem de arkasından, mahallenin yakınlarında hala sahilde yol alırken inmek istedi Cem. Turan arabayı sağa çekip kısaca vedalaştı ve bıraktı Cem'i. İkisi de bunun günlük bi vedalaşmadan fazlası olduğunun farkındaydı.

Cem biraz sahilde yürüdü. Kafede bi masaya oturdu. Sipariş almaya gelen adamı gözü bi yerden ısıracak gibiydi. Çıkaramayınca boş verdi.

"Bi çay alabilir miyim? Adam çayı getirdi.
"Geçenlerde rahatsız etmek istememiştim. Şurdaki bankta sizi gördüğümde yanınıza gelmiştim."

"E... evet hatırladım.?"

Siz  dört-beş hafta önce ....devlet hastanesi 327 numarada kalan kişi değil misiniz?

"Siz kimsiniz?"

"Sizi pencereden içeri çeken kişi. Yanlış anlamayın yargılamak için ya da teşekkür beklediğimden değil. Sadece o günü unutamadım. Tabi bi yabancıya anlatmazsanız anlarım ama nedenini çok merak ettim. Gece gündüz gözümün önünden o görüntünüz gitmedi. Çığlıklarınız kulaklarımdan..."

"O ana şahit olduğunuz için gerçekten üzgünüm. Ve teşekkürler. " Cem utandığından devam edemedi. Bir an önce ordan gitmek istedi. İçmese de çayın parasını masaya koyuyordu ki adam "benden olsun. Rahatsız ettiğim için gerçekten üzgünüm" dedi.

Cem de 'önemli değil' deyip kalkıp uzaklaştı kafeden. Evine gitti. Kendini sabahın aksine berbat hissediyordu. Hem Turan'ın kırgın hali hem de sahildeki adamın söyledikleri bütün sevincini öldürmüştü.

Turan'a güzel bi teşekkür etmek istemişti ama iyice kırmıştı. "Yanında olacağım" demişti ama belki de konuşmazdı artık Cem'le. En iyisi bi duş alıp uyumaktı. Öyle yaptı. Rüyasında bi Turan'ın kırgın gözleri bi de sahildeki adamın sözleri tekrar tekrar Cem'in kalbini sıkıştırdı sabaha kadar.

O DEĞİL   [ bxb ]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora