hayat devam ediyor

1.3K 93 26
                                    

Hastaneden sonunda çıkabildiğinde Turan yine yanındaydı. Apartmanın önüne geldiklerinde Cem "akşam gel konuşalım" dedi. Turan istemese de Cem'i zorlamanın anlamı yoktu, daha iyi görünüyordu. Cem evine yalnız girdi. Hakan evden hiç birşey almamıştı. Kendi bilirdi.

Cem kolları sıvadı. Sıkı bir temizliğe girişti. Bütün pencereleri açtı. Çöp poşetleri Hakan'ın eşyalarıyla doldu. Diş fırçasından kupasına, pijamasından nevresim takımına kadar ona ait ne varsa topladı önce. Sonra sildi süpürdü bütün evi. Çöpleri attı. O günden beri eline almadığı telefonunu sarja taktı. Uzun uzun yıkandı kendi de. Banyodan çıkıp en güzel kıyafetlerinden giyindi. Dolan telefonunu açıp banka hesabını kontrol etti. Markete gitmeliydi. Evden çıktı.

Hayat devam ediyordu. Market çalışanları, berber, fırıncı,postane çalışanları... herkes işinin başındaydı. Dünya Cem olmasa da düzenine devam edecekti. Cem'i tanımayanlar Cem'siz olmaktan etkilenmeyecekti bile.

Biraz sahilde yürümek istedi. Hava çok güzeldi. Deniz kenarında bi banka oturdu ve maviliği izledi. Denizin gökyüzünden daha koyu görünen hafif dalgalı derinliğini izledi önce. Sonra açık mavi gökyüzündeki şekil şekil bulutları. Hiç doya doya bulutları izlemediğini fark etti. Bi çizgi filmde çocuklar yan yana çimenlere uzanıp bulutların neye benzediği hakkında konuşup gülüyordu. Bi bulutu kediye benzetince aklına o geldi. Kendi kendine gülümsedi. O anda yanına biri oturdu. Bulutları işaret edip "Çok güzel değil mi?"
dedi.

Cem konuşan adama baktı. "Evet"

"Oturmadan önce sormalıydım ama oturabilir miyim?" diyen adamla "tabi" dedi ve kalkıp markete yol aldı Cem. Tanıdık ya da yabancı kimseyi çekecek hali yoktu. Bazı insanlar hiç tanımadıklarıyla bile nasıl rahatça konuşabiliyordu?

Markette fiyatlara çok dikkat ederek arabayı yavaş yavaş doldurdu. Kısa zamanda iş bulmalıydı.

Elinde poşetlerle eve döndü. Yeni nevresimleri ve diğer kirlileri makinaya atıp kendine yiyecek bişeyler hazırlamaya koyuldu. Hiç istemese de yemeliydi. Tok karnına alması gereken bi ilacı vardı. Yemeğini yedi, ilaçlarını içti ve tabletini aldı eline. Maillerini kontrol etti. Daha önce yaptığı iş başvurularından bazılarının olumsuz cevapları yanında birinden olumlu cevap almıştı ve mutlaka görüşmeye bekleniyordu. Mail geleli 13 gün olmuştu. Yine de bugün geç olduğundan yarın mutlaka arayıp bi şansını denemeye karar verdi.

Kapı çaldı. Turan geldi. Yine tiramisu getirmişti. "Hoş geldin" deyip salona yönlendirdi. Cem şeffaf pasta kutusunu mutfağa bıraktı.

Turan tekli koltuğa oturdu. Cem de üçlüye.

"Turan, konuşmadıklarımızı konuşalım. Seni dinliyorum."

"Nerden başlasam bilemiyorum. Ben askere gitmeden bi kız arkadaşım vardı. 2 yıldır çıkıyorduk. Annemi, babamı ve kardeşimi trafik kazasında kaybettim. O dönemde dedemlerle kalırken tanışmıştık. Ben askerdeyken meğer başkasıyla birlikte olmuş, onu sevmiş. Bana hiç bişey belli etmedi. Daha doğrusu biraz soğukluk vardı ama ben sorun olarak algılamadım. Uzaktık, normal geldi. Askerden döndüğümde anlattı. Güzel ayrılalım istemiş, benimle konuşurken meğer başkasıyla..."

"Burak benim yazlıktan arkadaşım. Hep iletişimdeydik. Olayı ona bile zor anlattım. Zor toparlandım. Sonra bu kafe işine koyulduk beraber. Ailemden kalanlarla kurdum bu düzeni. İki yıl önce dedemi, ondan 2 ay sonra babannemi kaybettim."

"Çok üzüldüm, başın sağolsun"

"Sağol. İşte o gece Hakan gelince... Sen o kadar masumdun ki farketmeden öyle bi yere koymuşum ki seni içimde, ihanete uğramış gibi hissettim belki de. Gözün hep üzerimdeydi, sevdiğim yemekleri yapıyordun. Yüzün pembeleniyordu göz göze geldiğimizde. Hakan'ı ne yapıp da böyle kendine aşık ettiğini anlayamadım. Masum değildin o an. Benimleyken olduğun gibi miydin onun yanında da? Biliyorum öyle değildi ama o an delirdim işte. "

"Seni kimsesizliğinden vurdum bilirim çünkü. Senin kadar kimsesizim anlayacağın. Seninle ne çok şey konuşmamışım, sana ne kadar bağlanmışım, ne kadar ihtiyacım varmış aslında sen gidince anladım. Herkes hata yapar. Ben de yaptım. Sonra başkasıyla mutluluğunu izleyip kahroldum."

"Sana soramadım hiç neden yalnız yaşadığını? Sen de bana sorular soracaktın o zaman. Annemi de diğer olanları da birine anlatabilecek gücüm yoktu. Korkuyordum. Anlatırsam sen de beni yanında istemezsin diye. Hiç bunları konuşmasak da hiç yakınlaşmasak da yanında olmak yeterdi bana. Korktuğum başıma geldi o akşam. Ama ne yapsam öyle hissedemem artık. Benim için yaptıkların çok büyük, hastanede herkes bıraksa sen bırakmamışsın, beni temizlemişsin, saçlarımı yıkamışsın. Borcu nasıl ödenirki?"

"Ödeyecek borcun yok. Sadece affet beni. Arkadaş gibi konuşmaya, görüşmeye devam edelim. Belki zamanla hislerin de değişir."

"Bilmiyorum. Daha önce de dediğim gibi. Kendimle ilgili bildiğim tek şey affedemediğim. Eskisi gibi hissetmek de istemiyorum. Hatta baştan aşağı değişmek istiyorum. Eğer sadece arkadaş gibi olacaksa görüşelim yine. "

"Tamam."

"Ne yaşamış olursan ol vurman, hakaret etmen yanlıştı. Benden çıkardın kendi geçmişinin acısını. Benim düştüğüm duruma umarım hiç bir zaman düşmezsin. Hastanede yaptıklarını istesem de unutamam. Onların hatrına o geceyi unutalım. Bir şeye ihtiyacın olursa yanında olacağım ömrümce."

Turan da razıydı. Belki zamanla her şey yoluna girerdi. Kim bilir?

"Tamam."

"O zaman tiramisu yiyelim."

Turan'ın sonunda gülümseyen yüzüyle Cem mutfağa bıraktığı pastayı dilimleyip, tabaklara koydu. Yanına da kola koyup salona döndü. Beraber yerlerken aslında uzun zamandır ilk defa huzurlu hissetti ikisi de.

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now