kim yanlış?

2.2K 125 56
                                    

Hakan gelen tıkırtılarla annesinin uyandığını anlayıp, Cem'i uyandırmamaya çalışarak yavaşça kollarını çekti, aynı yavaşlıkta yataktan çıkıp mutfağa gitti. Yanılmamıştı, arkası dönük mutfakta kahvaltı hazırlığına girişmiş kadının yanına yaklaşıp "annem" deyip yanağından öpüverdi Hakan. Kısaca Cem'in odasında olduğunu, dün gece kavgaya karıştığını anlatıp, babasıyla konuşmasını, bugün ikisi için de izin almasını istedi.

Babasıyla mesafeliydi Hakan. Liseye başladığında açılmıştı ailesine. Hem eşcinsel oluşu hem üniversite okumak istememesi açmıştı aralarını. Hakan yerine bankacılık okuyan kız kardeşini başka severdi babası. Hakan da annesinin bitanesiydi. Cem'i daha önce görmese de eşinden ve oğlundan çokça adını duymuştu, çalışkan çocuktu denilene göre. Duyduklarıyla üzüldü kadın. "Tamam yakışıklım o iş bende" dedi.

Hakan odasına döndüğünde Cem uyanmış yatağı toplamış, bi ucuna oturmuş üzgünce düşünüyordu. "Hakan bu halde kimseye görünmek istemiyorum. Nasıl açıklarım durumu. Ben kimse görmeden çıksam."

"Ben anneme anlattım, bi kavgaya karıştığını söyledim. Kimse sorgulamaz seni merak etme. Ama kalmak istemezsen beraber çıkalım. "

" Lütfen çıkalım"

"Tamam, sen ne istersen, nasıl istersen."

Yine dolabından kıyafetler verdi, kendi de giyeceklerini alıp banyoya geçti. Hakan hızlıca giyinip, elini yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı, saçlarını düzeltti. Çıkıp yine annesine gitti "arabanın anahtarını alıyorum babam sende annelerin bitanesi" deyip bi kez daha öptü annesini. Annesi bu öpücüğe hep tavdı zaten.

Odasına kapıyı hafif tıklatıp girdi. Cem de hazırlanmıştı. Kendi haki gömleğinin içinde nasıl da güzeldi, yüzündeki yaralar bile gölgeleyememişti ışığını. Cem de banyoyu sorup işlerini halledip çıkınca kapının önünde bekleyen Hakan;

"Çıkalım mı?"
Cem başını salladığında beraber dış kapıya gittiler. Annesi gizlice Cem'e biraz bakmıştı mutfak kapısından. Rahatsız olmasın diye ses etmemişti.

Hakan Cem'i arabaya yönlendirdiğinde denileni yaptı Cem. Çıkalım demişti ama nereye gidecekti? Hakan anlamış gibi "sakin bi yere gidiyoruz, istersen konuşalım istersen susalım sadece." Devam etmeden önce derin bi nefes aldı. "Çok güzel olacak her şey" dedi.

Cem camdan dışarıyı izlerken yine düşüncelere daldı. Her şey güzel sanmıştı son zamanlarda. Bu kadar mı yanlış anlamıştı Turan'ı? Daha geçen hafta kafeye uğradığında, Burak Cem'e liseli bi kızı işaret edip 'geldiğinden beri gözünü alamadı senden' deyince onu tersleyen "dün de bütün gün seni dikizlemişti" diyen Turan değil miydi? Bardaktan boşanırcasına yağan yaz yağmuruna tutulmamak için çıkış saati geçsede iş yerinde beklerken gelip "yeni menüler mi bastırsak" deyip bi kaç örneğe öğlesine bakıp, Cem'le aynı şemsiyeyle eve kadar yürüyen Turan değil miydi? Yol boyunca ikisi de şemsiyeyi birbirine ittirmiş, hiç konuşmadan yürümüşlerdi. İstese Cem bütün menü örneklerini atardı ona, hem sonra değişmemişti menüler. Kahvaltıda "bugün berbere gideceğim" diyen. Cem'e "fazla kısatlma bence" diyen kendi saçını hep üç numara kullanan Turan değil miydi?

Cem duran araçla daldığı anılardan sıyrıldı. Dokunsan ağlayacak durumdaydı yine. "Hemen geliyorum, bekle" deyip Cem'in başını sallamasıyla çıktı Hakan. Önünde durduğu fırından poğaça, börek, meyve suyu alıp geldi hemen. Tekrar arabayı çalıştırdığında hep Cem'le gitmek istediği Göktürk Tabiat Parkı'na sürdü.

Arabayı park edip, beraber yürüdüler parkta. Ağaçların arasında yürürken önlerinden hızla geçen sincapla tebessüm etmişti Cem. İlk defa böyle güzel bir yere gelmişti. Hakan'ın bakışları üstündeydi. Cem'deki olumlu değişimle rahat bi nefes almıştı.

" Çok güzelmiş burası."

"Hep seninle gelmek istemiştim" diyen Hakan'a döndü Cem

"Hakan, gitmek istiyorum ben. Çok ama çok üzgünüm seninle aynı hissetmediğim için. Keşke elimde olsa.... "

"Gitmek? Nereye gitmek istersen beraber gidelim. Zamanla seversin belki, bilemezsin ki."

"Bilemem, bilemediğim için ümit veremem sana. Hakan yapma böyle. Senin bi ailen var.  Beni buraya bağlayan bir şey yok. Kendime bi ev tutmak istiyorum, kendim iş bulmak, yalnız yaşamak istiyorum. "

"Akşam ne oldu tam olarak? "

"Anladığın gibi. Duymuş söylediklerini. İbne misin dedi?.... Başka hakaretler... Sonrası gördüğün gibi."

" Özür dilerim Cem. Benim yüzümden. Böyle tepki vereceğini düşünemedim. Keşke yalnızken söyleseydim"

"Üzülme, iyi oldu düşüncesini öğrendiğim."

"Böyle bi adamla yaşaman için bi sebep yok ama gitme, bizim evin yakınlarında ev bulsak sana. İşi de değiştirmene gerek yok. Babamla görüşmeye seni o yollasa da çalışkanlığını hep övüyor babam. Senin gibi çalışanı nereden bulacak?"

"Babanın sana 'ne bok yersen ye sakın gözüme bi oğlanla görünme, tanıdığımız hiç kimse bilmeyecek' dediğini anlatmıştın." Babasının öfkeyle söylediklerini Cem'in sesinden duymak Hakan'ı gülümsetmişti. İyi ki Cem ayaklarına bakıyordu. "Ya Turan söylerse babana? Kızar sana. Çıkmasak bile hislerini duyunca belki beni kovar. "

"O şerefsiz söylemese de ben söylerim. Sevdamın arkasındayım ben. Kızsa da anlar beni. Kovamaz. O duruma düşürmem asla seni."

"İlk defa böyleyim Cem. İlk defa biri hep gülsün diye çabalamak istiyorum. İlk defa göz göze geldiğim birine tekrar göz göze gelene kadar hasret duyuyorum."

Cem'in işittikleriyle içi cız etti. Hiç böyle sevilmemişti. Neden fark edememişti bu güzel hisleri.

Hakan devam etti "bi şans versen Cem, bi kere denesen benimle? Hm olmaz mı? Yine sevemezsen söz hiç zorluk çıkarmayacağım sana, arkadaşın kalırım yine, mutlu olmanı dileyeceğim her zaman. Ama seni mutlu etmeyi hiç deneyemezsem, hiç tutamazsam elini boşuna yaşayacakmışım gibi geliyor. "

Cem yürümeye devam edince Hakan da yürüdü yanında. Bi elinde içinde fırından aldıklarının olduğu poşet vardı. Bi masa görünce "oturalım mı?" dedi. Karşılıklı oturdular.

Hakan "soğumuşlar, istersen bi kahvaltıcıya gidip yiyelim" derken Cem'in gözü vişneli meyve suyuna takıldı. Daha önce öğle yemeği yerlerken vişne suyu sipariş eden Cem'e Hakan "hiç sevmem, vişne benden uzak dursun" demişti. Cem'in baktığı yeri gören Hakan meyve suyunu ve elindeki poğacayı Cem'e uzatıp "sevdiğin gibi, bol susamlı kaşarlı poğaça ve vişne suyu, bana da karışık meyve suyu ve sade poğaca. Sevdiğin börekten de aldım" deyip su böreğinin olduğu plastik kaba sarılı kağıdı açtı Hakan.

Cem elini masanın üzerindeki Hakan'ın elinin üstüne koydu. Biraz öyle kaldılar, Cem elini çekerken Hakan elini çevirip, tuttu çekilmek üzere olan eli.

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now