istenmeyen

7.1K 198 39
                                    

Sevilmeyi kim istemez? Cem de sevilmek isterdi. Mutlu bi aile, sevdiği arkadaşlar, sevmediğini sansan da varlığı güç veren akraba kabalığı... Sıradan biri olmak isterdi.

Bi tek annesi severdi onu. O da göçüp gidiverdi. Lise bitmek üzereydi ve bütün dünyası bi anda değişmişti. Annesi hastalanıp vefat etmiş, 3'ü, 5'i, 7'si derken dualar edilmiş, annesinin arkadaşı Sevim teyze annesinden geriye kalan eşyaları (arasından hatıra bırakmayı ihmal etmeden) toparlamış götürmüştü. Babası okula gitmeye zorlayınca Cem'in itiraz şansı yoktu.Gidip gelmeye başladı. Başladı başlamasına ama içindeki boşluk hissi boşvermişliğe dönüşüyordu.    

Sınıf birincisi değildi artık, herkes ona bakıp fısıldaşıyor, arada biri diğerine "sus duyacak" "rahat bırakın çocuğu" gibi uyarılar yapıyordu. Öğretmenler konuşmaya çalışsada, ulaşamıyordu kimse Cem'e, tepkisizdi. Her şey önemini yitirmiş gibiydi, ne son senesi oluşu ne bi üniversite hayali... Boşuna gibiydi hepsi. Kulaklarını herkese tıkayıp, okula gidip geldi, sonunda lise mezunuydu. Sınava da götürdü babası ama sonucu onun da umrunda değildi, biliyordu Cem.

Beklediği gibi sınavın ertesi günü babası Cem'i karşına alıp "ben evleniyorum, tanırsın Sevim teyzenin kardeşi Seher'le, malum biri senin yaşında iki kızı var.  Aynı evde olmaz öyle. Sen Antalya'ya dayının yanına gideceksin, konuştum ben bekliyor seni. Biletin yarın akşama." Deyip bi otobüs bileti uzattı oğluna.

    Cem sakince kalktı ayağa, odasına girdi son kez.  Zaten bekliyordu. Bu kadar sabretmesi mucizeydi. Annesi öldüğünde yapayalnız, kimsesiz kaldığını çok iyi biliyordu. Annesi hatrına katlanılandı O, başka kimsenin gözünde değeri yoktu, biliyordu. Bildiğinden anne acısının yanına umutsuzluk eklenmişti. Şimdi yatağında son kez uzanmışken aklında annesi vardı. Annesinin yaşadıkları ,kendi çocukluğunun kötü anıları bir bir aklından geçiyordu.

   Annesi Hülya üniversite okurken sınıf arkadaşına sevdalanmıştı. Cem'e hamile kaldığını geç fark etmiş, sevdiğine anlatmıştı ama o da henüz öğrenciydi, korkmuştu sorumluluktan, ailesinin tepkisinden. Kulağına tatlı sözler fısıldayan adam o değilmiş gibi,  beraber hayaller kurmamış, hiç sevmemiş gibi vazgeçivermişti Hülya'dan.

      Okula gittiğin şehirden karnında babasız bi çocukla baba evine dönmek zordu. Olacakları tahmin etse de razıydı Hülya, hatalıylı ve çaresizdi. Hülya'nın babası çocuğu aldırmaya çalışsa da vakti geçmiş olduğundan aldıramamış, kızını ölesiye dövüp  düşüğe zorlasa da sonuç alamamıştı. Cem'in baba bildiği Hasan küçükten severdi Hülya'yı , içinde bulunduğu durum bile vazgeçirememişti sevdasından, evlenmişti Hülya'yla.

Hiç sevmemişti Hasan Cem'i. Soyadını vermiş ama aynı evde yabancı gibi davranarak büyütmüştü. Cem 8 yaşında daha ilkokula giderken, bir gece kavga seslerine uyanıp öğrenmişti öz babası olmadığını. Bağırıyordu Hasan "keşke sevmeseydim seni Hülya! Piçine bakıyorum yetmez mi ! Yediriyorum, içiriyorum, giydiriyorum piçini!.. Arkamdan konuşuyor el alem, gülüyorlar halime. Bana bi çocuk bile veremedin! Onu bile beceremedin "diyordu.

    

O DEĞİL   [ bxb ]Where stories live. Discover now