Üçüncü Kitap -36. Bölüm

En başından başla
                                    

"İyi iyi, bir şey yok." dedim gülümseyerek. "Siz ne ara geldiniz buraya?"

"Normalde size sürpriz yapacaktık-"

"Güzel sürprizdi!" diyerek sözünü kestim, Ozan'ın.

"Hatta Sefa'nın haberi vardı. Salih onu aradı, geldiğimizi haber vermek için. Sefa evin konumunu attı ama sonra çağrılarımıza cevap vermeyince biz de haber vermeden eve doğru geldik. O anda da sen ve Dalga'nın evden çıktığını görünce sizi takip ettik."

Ozan, konuşmasını bitirince kafamı salladım. "İyi ki etmişsiniz o zaman!" dediğimde Sefa'nın aniden bana dönüşü ile ona bakmaya başladım. Sinirli sinirli bana bakarken gözlerimi kaçırıp önüme döndüm.

"Hadi eve girin." dedi Salih. O anda davulun sokağa girmesi ile hepimiz o yöne baktık. Kadir ve Emir hiç durmadan oynamaya başlamışken Sefa sinirle apartman kapısını açıp içeriye girdi.

Onunla sonra konuşma kararı alarak bizimkilere döndüm. Salih, yerinde alkış çalarken diğerleri oynuyordu. Dalga ve ben ise onlara gülüp kendi kendimize eğleniyorduk. Davulcu bize gülüp selamını verdikten sonra sokaktan çıkınca bizde vedalaşıp dağıldık.

Bizimkiler Salih'in dayı oğlunda kalacaklarını söylemişlerdi. Eve girdiğimizde hemen banyoya girip kıyafetlerimi değiştirdim.

Sahur yapmak için mutfağa girdiğimde Sefa çoktan üzerini değiştirmiş sinirli sinirli yemeğini yemeye başlamıştı bile. Babası ona anlamayarak bakarken, sofraya oturduğum andan beri gözleri bana dönmüştü.

"Kafana ne oldu?" dedi telaşla.

"Düştüm." dedim.

"Daha dikkatli ol lütfen. Sana zarar gelsin istemeyiz." dediğinde kafamı salladım. Sefa'yı işaret edip tekrar bana döndü.

Bilmiyorum dercesine omuzlarımı silktim ve gözlerimi kaçırarak önüme döndüm. Dalga ve Emir de yerini almıştı. "Siz nereye gittiniz gece gece?" diye sordu, Öznur abla.

"Hiç, öyle gezdik." dedi Dalga.

"Bayağı da yorulduk tabii!" dedi Sefa, kafasını kaldırıp bize bakmadan. "Hatta niye bu saatte çıkıyoruz diye kızdım ama sonra onları kıramadım. Benden habersiz iş yapmamaları için mecburen çıktık."

Sefa, yemeğini yerken aynı zamanda konuşuyordu ve kafasını kaldırıp hiçbirimize bakmıyordu bile. Yerimde rahatsızca kıpırdandığımda ayağım Sefa'nın bacağına çarpmıştı. Kafasını hafifçe kaldırıp bana bakmaya başladığında gözlerimi kaçırıp yemeğime devam ettim.

"Ne olduğunu biri anlatacak mı?" diye sordu, babası.

"Bir şey olmadı." dedi Emir.

"Ha, Sefa boşu boşuna sinirlendi yani?"

"Huyudur, hep boşuna sinirlenir." dedim.

Sefa, çatalını masaya koyup bana bakmaya başladığında bu sefer gözlerimi kaçırmamaya çalıştım. "Huyum kurusun." dedi ve yerinden kalkıp mutfaktan çıktı.

"Hayret bir şey ya." diye söylendi babası sessizce.

Sahurumuzu yaptıktan sonra Dalga'nın odasında oturmuş ezanın okunmasını bekliyordum. Son iki dakika kala yanımda duran bir bardak suyu içip ayaklandım.

Ezan bittiğinde namazlıklarımı giyinip namaza durdum. Odanın kapısı açıldı ve içeriye Dalga girdi. "Ay beni beklemeden namaza durmuş." dedi ve hemen giyinip yanıma geçti.

Namazımı bitirdikten sonra, "Sence gidip konuşayım mı?" diye sordum.

"Sen bilirsin. Bir şey diyemeyeceğim." dedi Dalga.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin