cinquante-deux

188 8 231
                                    

önceki bölüm yazıcaktım ama unutmuşum...

koskoca bi 9k olmuşuz! üstelik 52 bölümde... dostlar... dostlar...

peki biliyorum hani, 52 bölüm 9k bi başarı değil, ama kalabalığız ve sona yaklaşıyoruz. aşırı duygulandım durun :,,,]]]]]

neyse iyiyim tamam. siz nasılsınız? umarım şu yılbaşı muhabbetleri falan iyi geçmiştir

yukarıda bi şarkı var. bu bölümün sonunu bunu dinleyerek yazdım. alex değil. nolur dinleyin.

ama şey dememi sağladı bu şarkı

i just wanted to be one of the strokes... -strokes şarkısı değil-

hemen gidiyorum, nolur özellikle sonda altını çiziyorum ÖZELLİKLE SONDA o şarkıyı dinleyin

bi de ne olur... yorum yapın. çünkü bakın, heycanlı bi bölüm

neyse sonda görüşürüz alex kaçar

-⤝♆*♆*♆⤞-

Philippe güldü, "Tabi... ağzımdan laf alabilmek için bir bunu denemediğiniz kalmıştı."

"Mektubu ver," dedi Harold Chad'e. Gözlerini Philippe'ten ayırmamıştı, "Bana inanmıyorsan okuduklarına inan."

Philippe sahiden bakmayacaktı o mektuplara. Sahiden bakmayacaktı... ancak söz konusu Odile olunca...

Nasıl bakmayacaktı ki o mektuba?

"Kardeşin bunu bunca zamandır biliyordu..." dedi Harold Philippe mektubu okurken, "Ama senden sakladı. Yazık... sen senelerce onun yasını tutarken o, gönlünce ona mektuplar yazabiliyordu."

Yüzü öfkeden kıpkırmızı kesilmişti, "Alçak seni! Yalancı! Buna inanmamı mı bekliyorsun?"

Harold güldü, "İnanmamayı mı seçeceksin?" omzunu silkti, "Sen bilirsin..."

Harold arkasını döndü ve yürümeye başladı. Onunla daha fazla işi olamazdı.

"Dur!" dedi Philippe.

Harold'ın yüzünde bunu beklediğini belli eden bir gülümseme belirlemişti.

"Ne istiyorsun?" diye sordu istemeye istemeye Philippe.

"Konuş," dedi Harold, "Sonra ne istediğime karar veririm."

-⤝♆⤞-

"Charles her şeyi itiraf etmişti zaten..." dedi Harold Buckingham Sarayındaki odasına döndüğünde, "En azından tam olarak kimlerin ona yardım ettiğini öğrendik. Detaylı bir temizlik yaptırmak lazım, yalnızca saraydan ya da Cornwall'dan da bahsetmiyorum üstelik; Beaufort da dahil olmak üzere tüm personeli gözden geçirip aradaki çürükleri ayıklamak gerek."

"Haklısınız, ekselansları." dedi Chad, "Arzu ederseniz derhal birilerini çağırttırıp..."

"Hayır, Chad," dedi Harold gülümserken, "Artık yardımcım değilsin. Aslına bakacak olursak şu koca gün bile yanımda olmak zorunda değildin. Senin ve benim bir farkımız yok sayılır artık... Sen de bir düksün."

Chad bu duruma hâlâ alışamamıştı, "Haklısınız..."

"Yine de sana teşekkür etmem gerek. Bunca işinin arasında hâlâ benim meselelerimle uğraşıyorsun..."

"Hep söylediğiniz gibi..." dedi Chad, "Biz bir aileyiz. O yüzden inanın, yanınızda olmasam o zaman benim için tuhaf olacaktı. Elbette yanınızda olacağım, aksi mümkün değil."

"O hâlde artık şu lüzumsuz saygı sözcüklerini aradan çıkart..." dedi Harold, "Gerek yok."

Chad ağırca başını salladı, "Deneyeceğim..."

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now