trente-six

396 11 380
                                    

yukarıda çok sevdiğim bi şarkı var, dinleyebilirsiniz, bölümle falan alakası yok... sadece ilhan irem sevgimle alakası var.

bu bölüm başka bir çiftimize de konuk oluyoruz bu arada... onları okumayı sevdiğinizi biliyorum :]

iyi okumalar güzellerim

-⤝♆*♆*♆⤞-

Bir gün daha evvel de kaldıkları evde konaklayan Harold ve Odette ertesi gün yola çıkmaya hazırlardı. Ne var ki Odette kendini bugün pek iyi hissetmiyordu. Sabah midesi bulanmıştı ve kusmuştu. Ardından da her nasılsa her şeyin kokusu birbirine girmiş gibi hissettiği için yemek yiyememişti. Bir süre yemekten bahsetmek dahi istemiyordu, düşüncesi dahi midesine kramplar girmesine sebep oluyordu.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi karnında korkunç bir ağrı vardı. Bunun üzerine hem Harold hem de Odette fazlaca korktukları için civardaki doktorlardan biri çağırılmıştı. Endişe edilecek bir şey olmadığını söylemişti. Muhtemelen bir gaz sancısı falandı. Bu her ikisini de bir nebze rahatlatmıştı.

Harold hemen buradan gitmek istiyordu. Buranın onlara kötü geldiğine dair bir hissi vardı artık... yine de önce karısının iyi olduğundan emin olmalıydı. Doktor bir sorun olmadığını söylemişti ancak yine de ikisi de gerilmişti işte...

Odette birkaç saat daha dinlendikten sonra yola çıkabileceklerini söylemişti. Çıkmışlardı da... Odette gergin birkaç saat geçirdiği için kabine girer giymez uyumuştu. Harold ise bir yandan karısının belinde parmağının ucuyla yuvarlaklar çiziyor, bir yandan da pencereden dışarı bakıyordu.

Ve sonra bir anda büyük bir gürültüyle araba durdu. Harold atların yükselen sesini işitmişti.

Odette de irkilerek uyanırken ikisi göz göze geldi. Yolculuğa bir sürü atlı birlikle çıkmışlardı zaten, korkulacak bir şey olduğunu düşünmüyordu, Harold, ancak yine de konuştu, "Burada bekle."

Odette normalde 'hayır' der ve adamın peşinden inerdi, ancak bu kez yutkunup başını salladı. O minik bebeği hiçbir tehlikeye sokamazdı.

Kabinden indikten sonra hızla arabanın önüne geçti, "Neler oluyor?"

"Affedin, ekselansları... bir anda önümüze fırladı."

Harold neyden söz edildiğini anlamak için biraz daha yürüdü ve yerdeki minik köpek yavrusunu gördü. Bir aylık gibiydi, ya da iki. Karısını da uyandırmıştı...

Küçük köpek Harold'a dönüp havladığında bunu Odette de duymuştu. Kötü bir şey olmadığını sezerken başını hafifçe kabinden dışarı uzatmıştı. Etraf oldukça sakin görünürken dışarıya bir adım attı. Kısa birkaç adımla Harold'ın yanına ulaştığında şaşkınlıkla konuştu, "Oh Tanrım! Bu bir Japon Kurdu! Ne işi var ki burada?"

"Odette! Yaklaşma!"

"Ama üşümüş..." dedi hevesle birkaç adım atan Odette, "Onu burada mı bırakacağız, Harold? Hayır, bunu yapamayız... o yapayalnız! Tanrım..." Odette gözleri dolarken konuşmaya devam etti, "Baksana... annesi yok, babası yok. Benim gibi o da..."

Harold şaşkınlıkla bakakalırken bir şey de diyemedi. Sokakta bir köpek gördüğü için ağlamayacaktı, öyle değil mi? Üstüne üstlük bir de onu kendine benzetmişti...

"Güzelim..." dedi Harold karısına karşı ılımlı yaklaşmaya çalışırken, "Sokağın ortasında bulduk onu, sana zarar verip vermeyeceğini nereden bileceğim? Ne malum birinin bize zarar vermeye çalışmadığı? Hem belki hasta falandır... bu kadar güzel bir köpeğin başka niçin sokakta işi olur?"

mon chéri | harry stylesحيث تعيش القصص. اكتشف الآن