trente-deux

355 13 206
                                    

az önce burda size uzun uzun alexle ilgili dert yandım... ama hepsi silindi...

demek ki duymamanız gerekiyomuş

ama yukarıda bi şarkı var, bölümü dinlerken onu yazdım. yo tam tersi bölümü yazarken hep onu dinledim. spotifydan takip edenleriniz -reklam, hesabımın linki biomda, reklam bitti- varsa görmüştür zaten iki gündür herkes spotifyın mı bozuk yazıyo, hayır iki gündür science fiction dinliyorum. bozuk değil, ama daha fazla dinlersem bozucam galiba... alex beni mahvetti kötüyüm anlık olarak

konsere az kaldı... buraya geliyo, evimin bikaç kilometre ötesine, gidemiyorum, mutsuzum, aşırı hem de

şarkıyı dinlerseniz, beğenirseniz, beni hatırlarsınız...

Bİ DE UYARI okuyun diye şekilli yazdım. 

hikayemizde iki charles var, biri prens, biri fransa kralı. kafanız karışmasın.

o zaman iyi okumalar... alexli okumalar... alex bana konser bileti yolla... 

-⤝♆*♆*♆⤞-

"Bir daha desene..." dedi Harold Odette'e sarılırken. Henüz ikisinin de solukları düzene girmemişti, birbirlerinden ayrılamamışlardı. İç içe girmiş kolları ve bacaklarıyla hâlâ birbirlerine kenetliydiler.

"Seni seviyorum..." diye mırıldandı Odette, adamın omzunun üstünde olan yüzünü sevmeye başladı, "Bunu biliyorsun..."

"Duymak istiyorum, hep istiyorum. Tanrım, bir an olsun susmanı istemiyorum..."

Odette adamın yanağını parmağıyla fethetti ve yüzünü kendine çekmeden önce fısıldadı, "Seni seviyorum..."

Uzun bir öpücükten sonra Harold geri çekildi. Kahretsin, sevişmelerinin üzerinden yalnızca birkaç dakika geçmişti. Ancak Harold karısına doyamamıştı, deli gibi her yanını öpmek, diliyle tatmak istiyordu.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

Odette güldü kısıkça ve üstünde hatırı sayılır bir ağlığını veren Harold'ın sırtını sevmeye başladı, "Güzel..."

"Emin misin?" diye sordu Harold. Kendini tutamadığını biliyordu, çok çabalamıştı... ancak Odette onu deli ediyordu, kendini kaybetmişti.

Odette usulca başını salladı, "Yeniden istiyorsun..." diye fısıldadı, "Doyumsuz herifin tekisin..."

"Kollarımın arasında çırılçıplak uzanırken beni doyumsuz bir herif olmakla suçlayamazsın..." dedi Harold ve dudaklarının hemen altındaki omuza bir öpücük kondurdu.

"Bu kadar çabuk mu?" diye sordu Odette şaşkınlıkla. Böyle konuştuğuna bakmayın, aslında onun da kanı kaynamıştı.

"Her an..." dedi Harold öpücüklerine devam ederken, "Gittikçe büyüyen bir arzuyla... daha da çok istiyorum seni. Yetmiyor..." diye homurdandı bir türlü rahat bırakmadığı göğüslere eğilirken, "Nasıl doyulur ki sana?"

Tembelce yaladı bu kez kızın göğüslerini. Aceleye getirmeden, yavaş yavaş... dudaklarının arasında kayışına bayılıyordu kızın teninin. Geçtiği yerlerin Harold'dan kalma bir kızarıklık taşımasına da bayılıyordu, tanrım... mükemmeldi.

Teninin tadı da mükemmeldi, sonsuza dek tenini tatmak istemesi normal miydi? Nasıl doyacaktı Harold karısına? Hele de o kahverengi göğüs uçları onlara değdikçe kabarırken... dudaklarının arasına bir yapboz parçası gibi uyarken... Harold nasıl onları bırakacaktı ki?

Hafifçe emmeye başladığında Odette'in güzel sesini duymaya başlamıştı, Harold. Kısıktı. Ensesinde kızın parmakları o kadar naifçe dolaşıyordu ki Harold bu şekilde karısına zevk vermeye sonsuza dek devam edebilirdi sanki.

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now