vingt-six

313 9 316
                                    

arkadaşlar biri acilen harrye bu kadar tatlı olmayı yasaklasın... burda karakterlerimin önünde ona yürüyüp onları kızdırmak istemiyorum. AMA. ama bu ne ya

size yemin ederim şu yukardaki beş saniyeyi izledikten sonra adamı boğacaktım, beni çıldırtamazsın diye boğacaktım ya! bu kadarı çok fazla... dayanamamaktayım.

ama asıl sinirimi bozan ne biliyo musunuz? BU HAREKETİYLE İNSANLARI ÇILDIRTICAĞINI BİLMESİ. YA 28 YAŞINDASIN SEN, NASIL TATLI OLABİLİRSİN BRE ADAM YA EN FAZLA YAKIŞIKLI KARİZMATİK FALAN OLABİLİRSİN TATLI NE, NEEEE

boğucam. gördüğüm ilk yerde yakalarına yapışıp hesap sorucam. bana bunu yapmaya hakkı yok... ya bu anayasal bi suç olmalı. ekstra tatlı falan olup kafamı duvara sürtmemi sağlıyo çünkü. cidden kendimi duvardan duvara vuruyorum ya??? bu bi suç olmalı

bekle sen harry... insanlar buraya bu zırlamamı dinlemek için gelmediler o yüzden susuyorum. ama hesaplaşıcaz, bekle

neyse! son bölümlerin iki katı uzunluğunda ve biraz karışık yazılmış bir bölüm. ama böylelerini seviyorum. çayınızı kahvenizi kapın, masalımıza kaldığımız yerden devam edin!

iyi okumalaaar

-⤝♆*♆*♆⤞-

Buckingham Sarayı aylar sonra sezonun ilk balosuna ev sahipliği yaparken saray çalışanlarında hem bir telaş hem de bir gerginlik hakimdi. Bir yandan da heyecanlılardı kuşkusuz. Zira tüm sosyete kadar onlar de neler olacağını merakla bekliyordu.

Gecenin menüsü bizzat kraliçe tarafından belirlenmişti. Uzun saatler sürecek olan balo tam ortalarında bir yerlerde bir akşam yemeği için bölünecekti. Klasik bir akşam yemeği gibi yedi tabaklık bir menüydü. Çorbadan önce muhakkak bir hors d'oeuvre, yani bir ordövr tabağı gerekliydi. Kraliçe çiğ istiridyeden bir başlangıcı uygun görmüştü, ardından kremalı kuşkonmaz çorbası. Ana yemekten önce de muhakkak iştah açıcı bir meze ya da aperatif olmalıydı. Bunun için bir kalkan ya da yavru ringa balığı mükemmel olurdu. Her ikisinden de yaptırdı, ancak taze bir balık yanında güzel bir hamur işi ya da farklı garnitürlerle servis edilmeliydi. Bunun üzerine mevsim sebzelerinden basit bir garnitür de istedi.

Ana yemek muhakkak bir et yemeği olmalıydı. Rostoyu tercih etti. Yorkshire pudingi ve yanında da bir gravy de güzel olabilirdi, ancak rosto çok daha uygun olurdu. Yanında taze mevsim sebzelerinden bir garnitür ve fırınlanmış kırmızı patates istedi. Yine gravy gibi bir sosla servis edilecekti. Salata olarak da marulun ön planda olduğu bir salata seçilmişti. Özellikle havalar soğumaya başlamışken epey zor bulunan bu bitkinin bu denli cömertçe servis edilmesi kuşkusuz misafirlerin gözünde bir kraliçenin bırakması gereken intibayı bırakacaktı. Salataya fazlaca özen gösterirdi, Kraliçe Anne. Zira çoğu hanede salata yenmezdi, kimse bunun için para harcayamazdı. Aşçısı Gytha'ya tembih etmişti, marulu soğansız bir Fransız sosuyla harmanlayacaktı. Eksik olan soğan yerine tabaklara özenle sarımsak sürecekti, ancak hiçbir sarımsak parçasının kalmasına izin vermeyecekti. Ardından önceden yapmış olduğu peynir toplarından ekleyecekti salatanın üstüne. İşte bu kadardı. Tarhun sirkesi ve zeytinyağından sonu da Fransız sosundan sonra, servis edilmeden ekleyecekti. Sarı latinçiçekleriyle süslendiğinde salata da servise hazır olacaktı.

Ardından da tatlı kısmına geçilecekti. Önce çikolata, tereyağı, yumurta ve krema gibi malzemelerden yapılan bir puding bisküvilerle karıştırılarak servis edilecekti. Ardından da kapanışı portakallı bir kekle yapacaklardı.

Kuşkusuz tasarladığı en iddialı menü değildi. Balolarda mühim olan danstı, yemek ikinci planda dahi olmazdı. Dolayısıyla fazla uzun olmayan bir menü seçmeyi uygun görmüştü. Zaten taze et ve meyvelerin servis edildiği açık büfe masası her daim yenilenerek misafirlere sunulacaktı. İçki ve limonata da öyle.

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now