sept

265 22 36
                                    

-⤝♆*♆*♆⤞-

"Ve sen, ben gerçeklerini bulana kadar hiçbir yere gitmeyeceksin.' miş... Hah!" diye homurdandı Odette. "Görürsün sen, kaçacağım burdan..."

Harold bu sözleri söyledikten sonra çadırına girmişti. Odette de öfkeyle Chéri'nin yanına gelmişti. Neyi bulacaktı? Hangi gerçeği? Doğruyu söylüyordu, bunu kabullenmesi neden bu kadar zordu?

Artık kesinlikle emin olmuştu Odette. Yalanları ortaya çıkmadan toz olması gerekiyordu, yoksa Harold onu bu defa sahiden esir olarak alabilirdi. Kervanı kaçırmıştı. Kervan da... malı İngilizlere götürüyordu işte! Gerginlikten çıldırmak üzereydi. Bekleme fikri uzun vadede güzel sonuç verirdi, ancak Odette'in vakti yoktu. Kaçmak için her fırsatı denemeliydi.

Evet, evet... denemeliydi. Hızla çadıra girdi, "Harold..." dedi Odette masasında çalışan adama yaklaşırken.

Adam bakışlarını kağıtlardan alıp Odette'e çevirdi.

"Ben yıkanmak istiyorum."

Harold derin bir soluk vererek elindeki kalemi masaya bıraktı ve arkasına yaslandı, "İsteklerin hiç bitmiyor, biliyorsun değil mi?"

"Ne istedim ki..." diye sordu Odette şaşkınlıkla.

"Bir çadır, bir yatak, kıyafetler, farklı yemekler, bir kedi ve onun için taze süt..."

"Ancak hepsi bir insanın ihtiyaç duyduğu şeyler, fazlası değil!" dedi Odette, "Beni burada zorla tutuyorsun. Bu dediklerimin hepsini ben demeden önce yapman gerekirdi... Hoş, bazılarını söylesem de yapmadın."

"Bir kedi ve süt de mi ihtiyaç? Ya da şöyle mi sormalıyım, hangi esir bir kedi için süt isteyebiliyor?" dedi Harold öfkeyle kaşını kaldırırken.

Odette derin bir soluk verdi, "Benim dere kenarına gitmem lazım, yıkanıp kıyafetlerimi yıkamak istiyorum."

Harold'ın da başı ağrımıştı. Bugün daha fazla çalışmak istemiyordu. Hem o da yıkanabilirdi belki... daha önce hiç derede ya da gölde yıkanmamıştı. Derin bir soluk vererek ayağa kalktı.

"Sen de mi geleceksin?" dedi Odette hayal kırıklığıyla

"Gelmeyeyim ve sen de toz ol, çok zekice, öyle değil mi?" dedi Harold.

Evet... aslında Odette de böyle düşünmüştü. Pekala, onu tek başına yollamayacağını biliyordu ama peşine birkaç asker takabilirdi. Onları da kolayca atlatırdı. Harold olanları öğrenene kadar da çoktan izini kaybettirirdi.

"Hayır," dedi, "Meşgul görünüyordun. Eğer sensiz gidemeyeceksem işin bitene kadar bekleyebilirim."

Harold bu dediklerinde kızın ciddi olmadığının pekâlâ farkındaydı. Elbette erlerden biriyle gidip toz olmayı düşünmüştü. Harold aptal değildi.

"Fikrimi değiştirmeden gidelim, Odette," dedi Harold.

"Tamam..." derken Odette yanına kıyafetlerini aldı. Harold da almıştı.

"Birkaç saat sonra dönerim," dedi Harold Wymond'a, "O vakte kadar sorumluluk senindir."

Wymond başıyla onayladı, "Gözün arkada kalmasın. Ancak nereye?"

"Hanımefendi yıkanmak istiyormuş..." diye homurdandı Harold, "Aklı sıra kaçacak, ancak bilmiyor ki ben daha önce çok kaçakla baş ettim." başını iki yana salladı, "Gidemeyeceğini anlamaması ne yazık."

Wymond güldü, Harold da biraz gülmüştü. Ancak hala çok sert görünüyor, güldüğü neredeyse hiç anlaşılmıyordu.

Atların yanına vardıklarında Odette kendi atına binmeye yeltendi.

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now